Cömerdlik ve Bir Cömerdlik Örneği

Dr. Murat ERGÜVEN / Araştırmacı Yazar

CÖMERDLİK VE BİR CÖMERDLİK ÖRNEĞİ

Cömerd, Farsça cevân-merd kelimelerinden türetilmiş olup, bu kelimeden türetilen ‘cömerdlik’ ise; insanın kendi imkânlarını başkalarına, herhangi bir maddî ve manevî karşılık beklemeden (el-İnsan 76/8-10), yardım edilen kişiyi rencide edecek tutumlardan ve gösterişten kaçınarak (el-Bakra 261-265), gönül rızâsıyla, seve seve (el-Haşr 59/9) sunmasıdır.

Bazı ahlâkçılar ve sufiler ise güzel ahlâkın en yükseklerinden cömerliği; sehâvet, cûd ve isâr olmak üzere başlıca üç dereceye ayırmışlardır. İmkânlarının çoğunu kendine ayırarak azını hayır yolunda kullanmaya sehâvet; azını kendine ayırarak çoğunu başkalarına ikrâm etmeye cûd; gerektiğinde kendisini tamamen mahrum bırakarak imkânlarını başkaları için kullanmaya ise isâr denilmektedir.

Hicretten sonra Medineli Ensar’ın Mekkeli muhâcirleri evlerine alıp, mallarına ortak ederek gösterdikleri üstün ferâgat, en yüksek cömertlik (isâr) örneğidir. Bu yüksek ferâgat ve cömertlik örneği Kur’an’da (Haşr Suresi’nin 9. Ayetinde) övgüyle anlatılmaktadır.

Cömerdlik, mal ile olduğu gibi ilim ve fiil (bedenen yapılan yardımlar) ile de olur. Cömerlik insandan ucb (kendini beğenmişlik) ve kibri (büyüklük) de uzaklaştırır.

İslâm’da imândan sonra çok önemli iki esas vardır. Bunlardan ilki namaz, diğeri de zekâttır. Zekâtın asıl ruhu ise cömerdliktir.

İbadet, ilahî hukukun temeli olduğu gibi, cömerdlik de kul hakkının temelidir. İnsanlara yardım etmeyen, muhabbet göstermeyen bu vasfı elde edemez. İşte İslâm’da zekâtın farz olmasının sebebi; bu muhabbet duygusunu kuvvetlendirmektir.

Kur’an-ı Kerîmde (pek çok ayet-i kerimede)(*) ve Hz Peygamber (SAV)’in (pek çok)  hadis-i şeriflerinde Cömertlik erdeminin önemi ve fazîleti üzerinde durulmuştur.

Bir hadis-i şerifde ‘Allah’ın cömert olduğu ve cömertleri sevdiği’; başka bir hadis-i şerifte ise Hz Peygamber’in ‘insanların en cömerdi’ olduğu ifade edilmiştir. (Tirmizî; Buharî, Müslim)

İsraf ve cimriliğin orta yolu olan cömerdlik, cahiliyye döneminde de en önemli erdemlerden biri olmuştur. Ancak cahiliyye döneminde cömertçe davranışların temelinde, ahlakî ve insanî duygulardan çok kişinin veya kabilesinin/ailesinin şânını, şöhretini yayma duygusu ve şeref yarışı vardı. İslâm dînî, cömerdliği; şân, şöhret, şeref, kibirlenip böbürlenerek üstünlük taslamak, gibi bencil duyguların tatmin vasıtası olmaktan çıkararak Allah rızâsı ve insan sevgisinden oluşan ahlâkî bir muhtevâya kavuşturmuştur.

Tarihimiz üstün cömerdlik örnekleriyle doludur… İşte size altın çağdan (Allah rızâsı için yapılan) yüce bir cömerdlik örneği…

Hz Ömer’den rivâyet edildiğine göre:

Bir gün Hz Peygamber, bize (Allah rızâsı için) sadaka vermemizi emretti. O sırada yanımda malım da vardı. Kendi kendime: ‘Ebû Bekir’i geçersem işte bugün geçerim.’ Dedim ve malımın yarısını Resûlullah’a verdim.

Allah Resûlü sordu:

  • -Ailen için ne bıraktın?
  • -Onlara da bıraktım.
  • -(Ama) Ne kadar bıraktın?
  • -Size getirdiklerim kadar.
  • Daha sonra Ebû Bekir, (malının tamamını) getirdi.
  • Resûlullah sordu:
  • -Ey Ebâ Bekir, ailene ne bıraktın?
  • -Onlara Allah ve Resûlünü bıraktım!
  • Ebû Bekir’in bu cevabı üzerine içimden: ‘Hiçbir zaman hiçbir hususta Ebû Bekir’i geçemem.’ Dedim. (1) 

_____________________________________________________________

(*)           Âl-i İmrân: 133-134, 180; Bakara: 3, 245, 254, 261, 262, 265, 267, 269, 272; Fecr: 15-16; Hadid: 10, 11, 18; Hûd: 6;  Hümeze:1, 3;  Leyl: 5-7, 17-20; Maide: 12, 13; Münâfikûn: 7,11; Neml: 64; Şûra: 12; Teğabûn: 15-17; Tekâsür: 1-2; Tevbe: 99; Zümer:  49-52; Zâriyat:  58.

(1)            Mustafa Çağrıcı, Cömertlik/TDV-İslâm Ansiklopedisi (İstanbul-1993), 8/72-73; Sa’d bin Ubâde, Türkiye Gazetesi-İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, 2/21-22; Seyyid Süleyman Nedvî, İslâm Ahlâk Nizâmı/Tercemesi  Ali Genceli (İstanbul-1990), 259-270; Abdülkerîm Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi/Tercemesi S. Uludağ (İstanbul-1978), 357; M. Yusuf Kandehlevî, Hayatü’s-Sahâbe / Tercemesi S. Gülle (İstanbul/Divân-1991), 2/201; Birgivî, Birgivî Vasiyetnâmesi/Sadeleştiren A. F. Meyân (İstanbul), 184.