Etik ve Ahlak Kelimelerinin Kavramsal Farkları

DR. MURAT ERGÜVEN /ARAŞTIRMACI YAZAR

ETİK VE AHLAK KELİMELERİNİN KAVRAMSAL FARKLARI

İnsanlık tarihi boyunca, bireylerin ve toplumların davranışlarını yönlendiren iki temel kavram öne çıkmıştır: etik ve ahlak. Günümüzde sıkça birbirinin yerine kullanılan bu kavramlar, aslında farklı kökenlere, anlamlara ve işlevlere sahiptir. Ahlak, toplumun ortak değer yargılarını ve bireyin vicdani sorumluluğunu ifade ederken, etik ise bu değerlerin felsefi olarak sorgulanması ve belirli meslek ya da alanlara özgü kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Ahlak, bireyin iç dünyasına ve inanç sistemine bağlı olarak şekillenirken, etik genellikle dışarıdan belirlenen ve evrensellik iddiası taşıyan kurallar bütünüdür.

Ancak, ahlakın kaynağını ele aldığımızda dinin bu kavram üzerindeki etkisini göz ardı etmek mümkün değildir. Din, ahlaka ilahi bir boyut kazandırarak bireyin eylemlerini sadece toplumsal normlara değil, aynı zamanda uhrevi bir sorumluluğa da bağlar. Bu yüzden ahlak, seküler veya dini temelli olabilirken, etik daha çok akıl ve toplum tarafından belirlenen kuralları içerir.

Ahlak: Bireysel Vicdan ve Toplumsal Değerler

Ahlak, bireylerin ve toplumların iyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki ayrımı yapmasını sağlayan değerler, kurallar ve inanç sistemleri bütünüdür. Bir toplumun ahlaki yapısı, tarihsel süreçte şekillenmiş geleneklerden, inançlardan ve kültürel normlardan beslenir. Ancak ahlakın en önemli yönlerinden biri, bireyin vicdanı ile doğrudan bağlantılı olmasıdır.

Ahlak, genellikle şu temel sorular etrafında şekillenir:

  • İyi bir insan nasıl olmalıdır?
  • Hangi davranışlar erdemli kabul edilir?
  • Adalet, dürüstlük, merhamet gibi değerler hangi çerçevede değerlendirilmelidir?

Bu sorulara verilen yanıtlar, bireyin içsel muhasebesi ve inançları ile doğrudan ilişkilidir. Dini öğretiler, ahlaki değerleri daha güçlü ve bağlayıcı hale getirerek, bireye dünya ve ahiret sorumluluğu yükler. İslam’da ahlak, sadece toplum tarafından belirlenen kurallara uymakla sınırlı değildir; aynı zamanda Allah’ın rızasını kazanmayı ve bireyin nefsini terbiye etmesini de içerir.

Etik: Evrensel İlkeler ve Akılcı Yaklaşım

Etik ise ahlaktan farklı olarak, bireyin iç dünyasından çok, toplumsal ve mesleki çerçevede belirlenen kuralları ifade eder. Etik, bireysel veya toplumsal ahlak kurallarını temel alarak, belirli bir sistem içinde kurallar geliştirir ve bu kuralların uygulanmasını sağlar.

Etik, ahlaktan farklı olarak evrensellik iddiasına sahiptir. Bir toplumda ahlaki olarak kabul edilen bir davranış, başka bir toplumda ahlaka aykırı görülebilir. Ancak etik ilkeler, evrensel insan hakları, adalet, eşitlik ve dürüstlük gibi temel değerler üzerine inşa edilmeye çalışılır.

Etik aynı zamanda belirli meslek grupları için özel kurallar içerebilir. Meselâ:

  • Tıp etiği, hastaların mahremiyetine saygı duymayı gerektirir.
  • İş etiği, ticarette adaletli olmayı ve haksız kazançtan kaçınmayı şart koşar.
  • Basın etiği, doğru ve tarafsız haber yapmayı gerektirir.

Bu çerçevede etik, daha çok akılcı, sistematik ve dışarıdan belirlenen kurallar bütünü olarak işlev görür.

Ahlak ve Etik Arasındaki Temel Farklar

KriterAhlakEtik
KaynakToplum, din, vicdanAkıl, felsefe, meslek kuralları
BağlayıcılıkBireysel ve toplumsal sorumlulukProfesyonel ve evrensel kurallar
EsneklikKültüre ve inanca göre değişebilirDaha sistematik ve kurallara bağlıdır
Uygulama AlanıGünlük hayat, bireysel vicdanİş dünyası, hukuk, bilim ve akademi
Dini BoyutDini inançlarla şekillenebilirDaha çok seküler temellidir

Bu tablo, etik ve ahlakın kesişen ancak farklı alanlarda işlev gören kavramlar olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Dinin Ahlak Üzerindeki Etkisi

Ahlak, bireysel bir vicdan meselesi olmasına rağmen, dinin yönlendirmesiyle daha güçlü ve evrensel bir nitelik kazanır. İslam, ahlakı sadece toplumsal bir norm olarak değil, aynı zamanda ilahi bir emir olarak tanımlar.

Kur’an-ı Kerim’de ahlakla ilgili birçok ayet yer alır. Meselâ:

  • “Şüphesiz ki sen yüce bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 4)
  • “Müminlerin en hayırlısı, ahlakı en güzel olandır.” (Hadis-i Şerif)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurarak, ahlakın İslam’daki temel yerini vurgulamıştır.

Bu çerçevede dini ahlak, bireyin sadece bu dünyadaki ilişkilerini düzenlemez, aynı zamanda ahirette de hesap vereceği bilinciyle hareket etmesini sağlar. Din, ahlaki kurallara ilahi bir boyut kazandırarak, bireyin yalnızca toplumun beklentilerine değil, Allah’ın rızasına uygun bir yaşam sürmesini de teşvik eder.