Türkiye ve Çin Arasındaki Ekonomik İş Birliği-Mega Projeler ve Yatırımlar

Dr. Murat Ergüven | Ekonomi & Finans 

TÜRKİYE VE ÇİN ARASINDAKİ EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ: MEGA PROJELER VE YATIRIMLAR

Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler son yıllarda önemli bir ivme kazanmıştır. Türkiye’nin stratejik konumu ve gerçekleştirdiği mega projeler, Çin’in küresel ticaret ve yatırım stratejileriyle örtüşmektedir. Bu bağlamda, Çinli şirketlerin Türkiye’deki yatırımları ve projeleri, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin derinleşmesine katkı sağlamaktadır.

  1. Kuşak ve Yol Girişimi ve Türkiye’nin Mega Projeleri

2013 yılında Çin lideri Şi Cinping tarafından başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative – BRI), Asya, Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlayan modern bir İpek Yolu projesidir. Bu proje kapsamında Çin, altyapı yatırımları, lojistik hatları ve ticaret koridorları oluşturarak küresel ticaretin merkezine oturmayı hedefliyor. Kuşak ve Yol Girişimi, kara (İpek Yolu Ekonomik Kuşağı) ve deniz (21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu) olmak üzere iki ana koridordan oluşuyor.

Çin’den Avrupa’ya ulaşan en kritik kara ve deniz yolları üzerinde yer alan Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle bu girişimde kritik bir stratejik role sahiptir. Son yıllarda Türkiye’de gerçekleştirilen Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul Havalimanı, Çanakkale 1915 Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Kanal İstanbul ve İstanbul Finans Merkezi gibi mega projeler, Türkiye’nin bölgesel bir lojistik ve finans merkezi olma hedefini desteklemektedir. Bu projeler, Kuşak ve Yol Girişimi’nin kara ve deniz yollarıyla uyumlu bir şekilde, Çin’in Avrupa’ya ulaşımını kolaylaştıran stratejik altyapı yatırımlarıdır.

  1. Türkiye’nin Büyük Altyapı Projeleri ve Kuşak-Yol Girişimi ile Bağlantıları

    Son 20 yılda Türkiye, büyük ölçekli altyapı projeleriyle küresel lojistik ve ticaret ağındaki konumunu güçlendirdi. Bu projelerin birçoğu, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olabilir. İşte Türkiye’nin mega projeleri ve KYG ile olan ilişkileri:

    1. Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi Köprüleri: Küresel Lojistiğin Kalbi

      Bu iki köprü, Asya ile Avrupa arasındaki lojistik akışını hızlandırarak, Türkiye’yi kıtalararası ticarette kilit bir aktör haline getiriyor. Çin’in Avrupa’ya ulaşmak için kullanacağı kara ve demiryolu hatlarının önemli bir bağlantı noktası. Özellikle Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile entegre olup, KYG’nin kara bağlantısını güçlendiriyor.

      1. İstanbul Havalimanı: Doğu ile Batı Arasında Stratejik Bir Merkez

        Çin, KYG güzergahındaki ülkelerde havalimanları ve lojistik merkezler inşa ederek küresel ticaretini destekliyor. İstanbul Havalimanı, Doğu ile Batı arasında önemli bir transit merkezi olarak bu stratejiyle örtüşüyor.

        1. Kanal İstanbul: Alternatif Deniz Ticaret Rotası

        Türkiye’nin Orta Koridor güzergahındaki konumu, KYG kapsamında lojistik bir merkez haline gelmesini sağlıyor. Kanal İstanbul, Çin’in deniz taşımacılığı için alternatif bir rota oluşturmasına katkı sağlayarak, Karadeniz üzerinden Avrupa’ya erişimi kolaylaştırabilir.

        1. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi: Çin Sermayesi İçin Yeni Bir Platform

        KYG yalnızca altyapı projeleriyle sınırlı değil, aynı zamanda finansal entegrasyonu da hedefliyor. İstanbul Finans Merkezi, Çin bankaları ve finans kuruluşlarının Batı’ya açılabileceği stratejik bir merkez olabilir.

        1. Çanakkale 1915 Köprüsü: Avrupa’ya Açılan Kapı

        Avrupa ile Asya arasında kesintisiz kara ticaretini sağlayan Çanakkale 1915 Köprüsü, KYG’nin Batı’ya uzanan ticaret yollarında önemli bir lojistik bağlantı oluşturuyor.

        Türkiye’nin mega altyapı projeleri, sadece ülkenin ekonomik büyümesine değil, küresel ticaretin yeniden şekillenmesine de katkı sağlıyor. Bu projeler, Kuşak ve Yol Girişimi ile bütünleşerek Türkiye’yi Avrasya’nın lojistik ve finansal merkezi haline getirme potansiyeline sahip.

        1. Çinli Şirketlerin Türkiye’deki Yatırımları

        Çinli şirketlerin Türkiye’deki yatırımları, özellikle son yıllarda artış göstermiştir. Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren bu şirketler, Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkıda bulunmaktadır. Özellikle elektrikli araç ve batarya üretimi alanlarında önemli yatırımlar dikkat çekmektedir.

        1. BYD’nin Manisa’daki Yatırımı

        Dünyanın önde gelen elektrikli araç ve batarya üreticilerinden biri olan BYD, Türkiye’de büyük bir yatırım kararı almıştır. Manisa’da yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırımla yıllık 150 bin araç kapasiteli bir üretim tesisi ve Ar-Ge merkezi kurulması planlanmaktadır. Bu tesisin 2026 sonunda üretime başlaması hedeflenmekte olup, ilk aşamada yaklaşık 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanması öngörülmektedir.

        BYD’nin Manisa’daki yatırımı, Türkiye’nin elektrikli araç üretim kapasitesini artırarak, ülkeyi bu alanda önemli bir oyuncu haline getirecektir. Ayrıca, bu yatırımın teknoloji transferi ve yan sanayinin gelişimi açısından da önemli katkılar sağlaması beklenmektedir.

        1. Chery’nin Samsun’daki Yatırımı

        Bir diğer Çinli otomotiv devi Chery, Türkiye’de yatırım yapma planlarını açıklamıştır. Samsun’da yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırımla yıllık 200 bin araç kapasiteli bir üretim tesisi kurulması planlanmaktadır. Bu yatırımın Türkiye’nin otomotiv sektöründeki konumunu güçlendirmesi ve istihdama katkı sağlaması beklenmektedir.

        1. Türkiye ve Çin Arasındaki Ekonomik İş birliğinde Fırsatlar ve Riskler

        Türkiye’nin gerçekleştirdiği mega projelerin bazılarında Çin’le bağlantılı finansal ve teknik destekler olduğu yönünde çeşitli iddialar bulunmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin Kuşak ve Yol Girişimi’ne entegrasyonu bağlamında değerlendirildiğinde, önemli fırsatlar ve riskler içermektedir.

        Türkiye, bu girişime entegre olarak büyük ticaret hacmine ulaşabilir, Çin ile Avrupa arasındaki taşımacılıkta lojistik üs haline gelebilir, yeni finans kaynaklarına erişim sağlayabilir ve altyapı projelerinde teknoloji transferinden yararlanabilir. Özellikle demiryolu ve lojistik alanında Çin’in uzmanlığı, Türkiye’nin altyapı projelerinde stratejik kazanımlar elde etmesini sağlayabilir.

        Ancak bu iş birliğinin dikkatle yönetilmesi gereken bazı riskleri de bulunmaktadır. Çin’in geliştirdiği projelerde yüksek borçlanma riski göz ardı edilmemelidir; sağlanan finansman, uzun vadede ekonomik bağımlılık oluşturabilir. Ayrıca Türkiye’nin Çin ile derinleşen ekonomik iş birliği, ABD ve Avrupa ile ilişkilerinde gerginlik yaratma potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla Türkiye, ulusal çıkarlarını ön planda tutarak dengeli bir strateji izlemeli ve ekonomik bağımsızlığını koruyarak hareket etmelidir.

        Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri, karşılıklı yatırımlar ve ticaret hacmiyle giderek derinleşmektedir. Türkiye’nin stratejik konumu ve genç, dinamik iş gücü, Çinli yatırımcılar için cazip fırsatlar sunmaktadır. Özellikle yüksek teknoloji ve yenilenebilir enerji alanlarında geliştirilecek iş birlikleri, her iki ülkenin de uzun vadeli ekonomik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacaktır. Çinli şirketlerin Türkiye’deki yatırımları, teknoloji transferi, istihdam artışı ve ekonomik büyüme açısından önemli fırsatlar sunmaktadır.

        Türkiye’nin gerçekleştirdiği İstanbul Havalimanı, Kanal İstanbul, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi projeler, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Avrupa’ya ulaşma stratejisiyle doğrudan örtüşmektedir. Bu projeler, Türkiye’yi bölgesel ve küresel ticaretin merkezine taşıma potansiyeline sahiptir. Ancak Türkiye, bu süreçte aşırı borçlanma riskinden kaçınmalı, Batı ile olan geleneksel ittifaklarını da göz önünde bulundurarak çok boyutlu bir strateji izlemelidir.