Katerina ve Baltacı Mehmed Paşa
Dr. Murat Ergüven-Araştırmacı
KATERİNA VE BALTACI MEHMED PAŞA
Rus Çarı’na yenilen İsveç Kıralı Demirbaş Şarl’ın Türk topraklarına sığınıp, ardından da Rusların Türk topraklarına girmesi üzerine Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa (1660–1712) komutasındaki Türk Ordusu ve Kırım Hanı Rus Ordusu’nu kuşattı (Temmuz 1711).
Savaş taktiği ve yiyecek bakımından sıkıntıya düşen Ruslar, kendilerinden ne istenirse kabul edeceklerini bildirip, anlaşma teklif ettiler.
Çarın ‘metres’i I. Katerina ise Rus Ordusu’nun imhasından korktuğundan Türkleri anlaşmaya ikna edebilmek için bütün mücevherleriyle ordudan ele geçirdiği bütün değerli eşyaları Türk tarafına göndermiştir. (Bu hediyelerin büyük bir kısmını Baltacı’nın müşavirlerinin aldıkları anlaşılmış ve idam edilmişlerdir. Baltacı ise asla rüşvet almamıştır.)
İsveç Kıralı ve Kırım Hanı anlaşma yapmayıp, Rus Ordusu’nun imhasını ve Rus Çarı’nın esir edilmesini istemektedirler.
Yeniçeriler ise savaş yapmaya son derece isteksizdirler. Ve hatta bir ara geri çekildiğimiz halde, akşam karanlığı olduğundan, Ruslar bunun farkına varamamışlardır.
Tereddütte kalan Baltacı Mehmed, bu durumu da göz önünde bulundurarak istişare sonunda ekseriyetin (ve hatta bütün vezirlerin de) kabulüyle sulh anlaşmasına karar verir…
Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa, saray baltacıları (saray muhafızı) ocağından yetişerek Ağa yazıcısı muavinliğine, III. Ahmed Han zamanında I. İmrahorluğa (sarayın ahır komutanı olan general) terfi etmiştir.
Daha sonra vezirlikle (birlikte) kaptan paşa, akabinde de sadrazam olmuştur. Fakat hasımları yüzünden kısa zamanda, ortada makul bir sebeb yokken azlettirilmiştir.
Baltacı, yeterli tahsili olması nedeniyle konuşmasını ve yazmasını iyi becerirdi. Sadrazam Baltacı, bilim ve kültüre ilgisiyle de ün kazanmıştır.
Gayretli, cesur ve vakur tabiatlı olmasına rağmen boşboğaz, pervasız ve dessas olduğundan çok hasmı (düşmanı) vardı. Zaten başına ne geldiyse bu yüzden gelmiştir.
Rus harbi sebebiyle ordu sevk ve idaresinde muktedir bir vezire ihtiyaç olduğundan Baltacı, ikinci kez sadrazam ve orduya da Serdar-ı Ekrem (padişah namına başkumandan/en büyük serdar) olmuştur.
Baltacı, Prut Antlaşması’ndan padişah III. Ahmed’in emriyle Edirne’ye döndü. Fakat hasımları Baltacı’dan çekindiklerinden O’nun başarılarını hiçe indirmek için padişaha telkinde bulunuyorlardı. Hasımları:
‘Rus Çarı bu şekilde ağır bir yenilgiye uğratılmışken salıverilmesi, Rus Çariçesi’nin (Katerina) kendine gizlice verdiği kıymetli mücevherlerin meyvesidir.’ Diye padişahı tahrik ediyorlardı.
Fakat padişah: ‘Böyle gazada bulunmuş bir vezirin taltifi lâzımeden iken, azli münasib değildir.’ Diye reddetmiştir.
Yılmayan hasımları bu sefer de Edirne’de kapıkulu askerlerinin maaşını vermesi üzerine harekete geçtiler. Baltacı Mehmed Paşa’nın, hasımlarını bertaraf etmek ve saltanatı değiştirmek için orduyu isyana sürüklediği ima edilerek, padişahı korkutup Baltacı’yı azlettirdiler. Bu da yetmedi idama dâhi mahkum ettirdiler; fakat O çoktan vefat etmişti bile..!
Meşhur batılı tarihçi Hammer (1774–1856), ile bizim eski ve yeni kaynaklarımızda Baltacı’nın Katerina ile çadırda beraber olduğuna dair en ufak bir bilgi bulunmadığı gibi Katerina’nın Rus Ordugâhı’ndan kesinlikle çıkmadığı da bilinmektedir.
Dolayısıyla böyle bir iftirayı (o zaman idama mahkûm ettiren) hasımları bile düzmemişlerdir. Sonradan bazı romancılar bir Katerina-Baltacı buluşması uydurmuşlardır.
Olayın kesinlikle aslı yoktur. Bütün ilmî kaynaklar meydandadır. (1)
(1) İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi (Ankara–1988), (4/1) / 76-91; (4/2) / 280-285; Mustafa Nuri Paşa, Netâyicü’l-Vukuat (Ankara-1992), 3-4/25-28; Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi (İstanbul-1983),6/277; Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet (İstanbul-1993),1/61-62, Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi (İstanbul-1991),7/151-155.