Hafız Esat Gerede
Hafız Esat Gerede
Hafız Esat Gerede (1917-1958) Cumhuriyet Döneminde yetişmiş meşhur ve müstesna hafızlarımızdan biridir.
Hafız Esat, ilçemiz Gerede’nin Ağızören Güney Köyü’nde 1917 yılında dünyaya gelmiştir.
Çocukluğu közde kaz, davar, sığır gütmekle geçen Hafız Esat, 7 yaşında köy hocası Abdurrahim Efendi’den Kur’an-ı Kerim öğrenmeye başlar. Ertesi yıl hafızlığa başlayan Esad’ın güzel sesi dinleyenleri etkiler.
Esat; hafız olup düğün, dernek ve toplantılarda Kur’an ve mevlid okumaya başlayınca sesinin ve kıraatinin güzelliği nedeniyle kısa zamanda çevre köy ve kasabalarda ismi duyulup şöhret olur.
Hafız Esat; sesinin, kıraatinin güzelliği ve sosyalliği sayesinde toplum tarafından sevilen ve aranan adamdır. Onsuz cemiyet, düğün, dernek, toplantı düşünülemez. Öyle ki; o olmazsa düğün, dernek ve cemiyetler ertelenir.
Hafız Esat’ın ilerleyip yükselmesinde Tüfekçi Hafız lakabıyla bilinen hoca efendiden ders alması ve bu hocanın feyzinden istifade etmesi etkili olmuştur.
Atları çok seven Hafız Esat, iyi bir at binicisi ve iyi bir cirit oyuncusudur. Düğünlerde seğmen başı olur ve delikanlı başkanlığı yapar. Düğün sonrası ise camiye girip mevlid ve Kur’an okur. Hafız Esat’ın gayet güzel ve ahenkli sesiyle okuduğu mevlit ve Kur’an, dinleyenleri mest ederdi. Sosyal bir insandır, her yönüyle toplumun içinde ve toplumla iç içedir.
Silifke ve Trabzon’da askerliğini tamamlayan Hafız Esat, askerlik dönüşü kısa bir süre Gerede’de köyü olan Ağızören Güney Köyü’nde kalır. Bir müddet köyde kaldıktan sonra İzmir’e gider. İzmir’de Hoca Ali Rıza Efendi’den Kur’an-ı Kerim talim eder. İzmir’den de Konya’ya geçen Hafız Esat, Konya’da da kısa zamanda sevilen ve aranan bir hafız oluverir. O kadar sevilir ki memleketine bile göndermek istemezler. Neyse ki bir müddet sonra kopardığı izinden sonra köyüne döner.
Bu arada 1944 depremi olur ve bu depremde köydeki evi yıkılır. Kış şartlarına rağmen evini yapar ve ardından da hemen İstanbul’a giden Hafız Esat, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi üzerine imtihana girer ve Sultan Ahmed Camii’ne ikinci imam olarak atanır ve burada da kısa zamanda halkın teveccühüne mazhar olur.
Buradan sonra Cerrah Paşa Camii ve Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’nde imamlık yapar.
Hafız Esat; Kur’an kıraatinin ve sesinin güzelliği sayesinde İstanbul’da da kısa zamanda şöhret olur ve halkın sevgi ve beğenisini kazanır.
Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’nde imamken İstanbul’un fethiyle ilgili bir filmde rol alınca sudan bahanelerle yapılan şikayet sonucu hakkında dava açılınca, buna içerleyen Hafız Esat, istifa eder. İşin aslı anlaşılınca görevine geri çağrılır ancak Hafız Esat, artık imamlığa geri dönmez ve İstanbul’da serbest hafız olarak çalışır.
İstanbul’a gittiğinde Saadettin Kaynak tarafından beğenilip, davet alan Hafız Esat, Saadettin Kaynak’tan usûl ve makâm dersleri alır. Aynı zamanda Üsküdar’daki Özbekler tekkesine de devam eden Hafız Esat, burada solfej ustaları ve otoriter hafızlarla meşk eder.
Bestekar Saadettin Kaynak denetiminde Münir Nureddin Selçuk, Neyzen Süleyman Ergüner, Ercüment Batanay’dan makam ve usûl , Şeyh Necmeddin Bey’den tevekkür dersleri alırdı.
Yüksek Anıtlar ve Eserler Müdürlüğüne bağlı yasal bir kurum olan Özbekler Tekkesi, o zamanlar genç müzisyenlerin de uğrak yeridir. Buranın müdavimlerinden biri de genç tıp öğrencisi doktor Alaaddin Yavaşça’dır.
Bayezit Camii imamı Abdurrahman Efendi, Süleymaniye Camii imamı Hasan Akkuş, Hafızlardan Ali Gürses, Hafız Macit Sesigür, Hafız Zeki Altın, Yahya Eskişehirli gibi o zaman İstanbul’da cami imamlığı yapan veya serbest çalışan meşhur hafızlar ve mevlithanlar kendilerine bir cemiyet kurarlar.
Sonradan buraya dahil olan Hafız Esat Gerede, bunların arasından yükselerek İstanbul’un en seçkin, sevilen ve aranan mevlithanlığına erişmiştir.
Çanakkale Şehitleri anısına TRT tarafından düzenlenen bir mevlit programında canlı yayında makamlı olarak okuduğu “Çanakkale Destanı” şiiri Türk halkının büyük beğeni ve takdirini kazanır.
Bundan sonra Türkiye çapında şöhret olan Hafız Esat, Türkiye’nin her tarafından davetler alır. Bu davetler sırasında gittiği yerlerde keşfettiği bazı hafızlarla ilgilenmiş ve onların ilerlemelerine vesile olmuştur. Çanakkaleli Halil İbrahim, Adanalı Kani Karaca, Hacı Bayram Camii imamı Hafız Eyüp, Kocatepe İmamı İsmail Coşar bunlardandır.
Hafız Esat, sesinin güzelliğini ve şöhretini keşfeden Amerikan Kolombiya Plak şirketinin yüksek meblağ para karşılığı teklifini reddeder. Şirketin Kur’an ve kasideleri sadece kendilerine ve TRT’ye okuma şartını Hafız Esat kabul etmez. O halkın istifadesi için dilediği yer ve mekânda radyoda ve mübarek gün ve gecelerde TRT’de canlı yayınlarda okumayı daha uygun gördü.
Hafız Esat’ın kendi özel gayretleri ile oluşturduğu arşivi maalesef çalınarak yok edilmiştir.
Hafız Esat Gerede, yakalandığı böbrek iltihabı hastalığı nedeniyle 14 Haziran 1958 tarihinde İstanbul Cerrahpaşa Hastanesinde Kur’an okuyarak dünya hayatına gözlerini yumar. Cenazesi Gerede’ye getirilir. Sevenleri üzüntü ve gözyaşlarına boğulur. Cenazeye çok kalabalık bir insan kitlesi katılır. Doğduğu yer olan Ağızören Güney Köyüne defnedilir.
Gerkav Gerede Bülteni; Sayı:12; sayfa: 10,11,12; Ankara-2007