Flörtün hazin sonu: Senin gibi güzel kızlar ancak metres olurlar

Dr. Murat Ergüven-Araştırmacı

FLÖRTÜN HAZİN SONU: SENİN GİBİ GÜZEL KIZLAR ANCAK METRES OLURLAR

Flört, İki karşı cinsin kurduğu arkadaşlık/sevgililik anlamına gelir. Batılı ülkelerde, evlenecek çiftlerin evlenecekleri kişiyi daha yakından tanımak için başvurdukları bu evlilik öncesi arkadaşlık, şimdilerde ise tamamen hoşça vakit geçirmek, gönül eğlendirmek ve sonunda da cinsi yakınlaşmayla neticelenmektedir..!

Bizim örf ve adetlerimizde ise, evlenecek kişilerin birbirlerini daha yakından görüp tanışmaları için ‘meşru’ sözlülük ve nişanlılık dönemleri daha emin ve daha güvenilir bir yoldur.

Flörtün tozpembe görünen o büyüleyici atmosferi, çok karanlık uçurum ve tuzaklarla doludur. Bu atmosferde gözler çabuk kararır; tozpembe hayaller insanın başını feci döndürür…

Flörtte sınırlar genişledikçe adım adım sonu hüsran olur. Flört arzusu kız ve erkeği çoğu zaman tenhada buluşmaya itmektedir. Çoğunlukla bu yüzden kızlar iffet ve bekâretlerini kaybeder, gebe kalır, pis hastalık kapar ve türlü felaketlere uğrarlar.

Tabii olarak flörtteki tehlikeyi, korkuyu kâbusu ve cinneti hep kızlar geçirir. Sonucu erkeği değil kızları perişan eder. Flörtte erkeğin samimiyetine pek güvenilmez. Erkek bu yolda kadından zevk ister; hem oynaşmaktan da kendini alamaz. Arzusuna kavuşunca da kızı/kadını ayıplar ve ayarı (iffeti) çok düşük diye başından atmak ister. Erkeğin aşkı/sevgisi ‘bu zevkle’ beraber biter; kızların ıztırabı ise bundan sonra başlar. Erkeğin ayıbı belli olmaz ama kızınki ise hiç gizlenemez!

Bu tehlikeli oyunda erkeğin arkadaşlığı/aşkı buraya kadardır. Bundan sonra başka bir aşka, başka bir cazibeye kavuşmak üzere kızı yüzüstü bırakıp kaçar. Bir kız için en büyük perişanlık da budur! Masumiyetle sevdiğine inanırken aldatılmak ve yüzüstü bırakılmak…

Bu ‘zevk celladı’nın adı ekseriya ‘arkadaş’ veya ‘sevgili’dir. Kızlar çok defa bu zevk celladının kollarına kendi gönül rızalarıyla seve seve girer, onunla el ele verip, baş başa giderler..! Ve ‘seviyorum’, ‘alacağım’, ‘evleneceğiz’ gibi kızları kolayca fetheden büyülü sözlere kanarlar…

Maalesef bu yolda bilmişi bilmemişi, hepsi zavallıdır. Kızlar erkeğin içyüzünü genellikle başlarına gelen bu felaketten sonra anlarlar ve kahrolurlar.

İşte size sonu hüsranla biten bir flört hikâyesi: (*)

Ben bugün 24 yaşındayım. Bundan üç sene evvel, uzun zamandan beri beni ısrarla takip eden bir gençle, bir arkadaş toplantısında tanıştık. Fakat bu tanışmamız az bir zamanda gayet samimi bir hal aldı. Esasen ben biraz serbest fikirli bir kızım.

Böyle arkadaşlıkları hoş, hatta biraz da eğlenceli bulurdum. Onun samimi halleri, candan yalvarışları karşısında artık ‘hiçbir şeye’ ses çıkaramaz olmuştum. Çünkü tasavvur edemeyeceğiniz kadar seviyordum. Adeta romanlardaki gibi çılgın ve heyecanlı bir aşk hayatı yaşamaya başladık.

Ve bir gün hamile kaldığımı sezdim. Hâlbuki nişanlı bile değildik… Kendisine derhal evlenmemiz gerektiğini.. söyledim.. Birçok sebepler göstererek, şimdilik evlenmemizin mümkün olmadığını.. , ancak beni bir doktora götüreceğini söyledi. Çok tecrübesizdim. Bana teklif edilen şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Ancak benim için şeref ve namusumu kurtarmanın elzem olduğunu düşündüm. Adeta ameliyat (kürtaj) masasında ölmeyi dileyerek, isteyerek katil olan bu adamın cürmüne istemeyerek iştirak ettim…

Onu çok seviyordum; her kusurunu derhal affedecek kadar. İlk tecrübesizliği diğerleri takip etti. Ve ben her defasında o ölüm masasına zorla yattım. Artık her şeyi anlamıştım. O beni değil, kadınlığımı sevmişti.. Benimle eğlenmiş ve vakit geçirmişti. Evet, ben onun için güzel bir metresten başka bir şey değildim. Bunu anladığım zaman ıstırapların içinde en acısını duydum. Fakat çok geç kalmıştım. Artık hayalim kırılmış, bedbaht edilmiş biçare bir kadındım.

Tam üç sene kuracağım samimi yuvanın hülyasıyla onun ‘bütün isteklerine’ tam bir teslimiyetle razı olmuştum. Bu alçaklığını yüzüne söylediğimde, beni iliklerime kadar donduran bir tebessümle güldü ve ‘Senin gibi güzel kızlar ancak metres olurlar’ dedi!..

Daha sonra duyduğumda ise bir başkasıyla evlenmişti..”

İbret alın ey basiret sahipleri! (1)


  • (*) Genç bir kızın Dr Cemal Zeki Önal’a yazdığı mektuptan kısaltılarak alınmıştır.
  • (1) Dr Cemal Zeki Önal, Evlilik ve Mahremiyetleri (İstanbul–1972), 274-278.