TCMB-Kazakistan Swap Anlaşması ve Ekonomik Etkileri Neler?
Dr. Murat Ergüven | Ekonomi & Finans
TCMB-KAZAKİSTAN SWAP ANLAŞMASI VE EKONOMİK ETKİLERİ NELER?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 24 Nisan 2025 tarihinde Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Bankası ile 28 milyar TL veya 423 milyar Kazakistan tengesi değerinde bir ikili para takası (swap) anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, TCMB’nin 2018 sonrası swap portföyünü 28,7 milyar USD’ye çıkarırken, swap anlaşmalarının Türkiye ekonomisi üzerindeki kısa ve uzun vadeli etkilerini yeniden tartışmaya açtı. Bu makale, TCMB’nin son swap anlaşmasını, mevcut ekonomik konjonktür ve 25 Nisan 2025 tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti ışığında değerlendirerek, swap stratejisinin finansal istikrar ve enflasyonla mücadele üzerindeki etkilerini analiz ediyor. Ayrıca, swap anlaşmalarının sürdürülebilirliğini artırmak ve yapısal reformlarla desteklemek için stratejik öneriler sunuyor.
- Swap Anlaşmalarının Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son yıllarda döviz rezervlerini güçlendirmek ve yerel para birimleri üzerinden ticareti teşvik etmek amacıyla swap anlaşmalarına yönelmiştir. 2018’de Katar ile başlayan bu süreç, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Güney Kore ve son olarak Kazakistan ile yapılan anlaşmalarla genişlemiştir. 24 Nisan 2025 tarihinde TCMB ile Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Bankası arasında imzalanan swap anlaşması, 28 milyar TL veya 423 milyar Kazakistan tengesi değerinde bir takas imkânı sağlamakta olup, 3 yıl süreyle geçerli olacak ve tarafların mutabakatıyla uzatılabilecektir.
Swap anlaşmaları, TCMB’nin brüt rezervlerini artırarak kısa vadeli likidite sağlama ve döviz kuru oynaklığını azaltma hedefiyle uygulanmaktadır. Ancak, net rezervlerin kırılganlığı, swapların borç niteliği ve vade sonunda yaratabileceği riskler, bu stratejinin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sorgulamaktadır. Bu makale, TCMB’nin son swap anlaşmasını ekonomik ve finansal dinamikler çerçevesinde ele alarak, swap stratejisinin avantajlarını ve sınırlılıklarını analiz edecek ve yapısal reformlarla desteklenmesi için öneriler sunacaktır.
- TCMB’nin Kazakistan ile Swap Anlaşması: Detaylar ve Bağlam
TCMB’nin Kazakistan ile imzaladığı swap anlaşması, 24 Nisan 2025 tarihinde Washington’da, TCMB Başkanı Dr. Fatih Karahan ve Kazakistan Merkez Bankası Başkanı Timur Suleimenov tarafından imza altına alınmıştır. Anlaşma, iki ülke arasında yerel para birimleri üzerinden ticareti kolaylaştırmayı ve finansal iş birliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Nominal olarak 28 milyar TL veya 423 milyar Kazakistan tengesi (yaklaşık 0,7 milyar USD) değerinde olan bu anlaşma, TCMB’nin mevcut swap portföyüne eklenerek toplam swap hacmini 28,7 milyar USD’ye çıkarmıştır.
- 1. TCMB’nin Mevcut Swap Portföyü
TCMB’nin 2018 sonrası swap anlaşmaları şu şekildedir:
- Katar: 15 milyar USD
- Çin: 6 milyar USD
- BAE: 5 milyar USD (2,7 milyar USD kullanıldı ve geri ödendi)
- Güney Kore: 2 milyar USD
- Kazakistan: 0,7 milyar USD (2025 anlaşması)
- Toplam: 28,7 milyar USD (Kullanımda: 19,7 milyar USD)
- 2. Anlaşmanın Ekonomik Bağlamı
Kazakistan ile yapılan swap anlaşması, TCMB’nin rezervlerini artırma stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ancak, 25 Nisan 2025 tarihli PPK Toplantı Özeti’ne göre, TCMB’nin brüt rezervleri 22,4 milyar USD azalarak 147,5 milyar USD’ye gerilemiştir. Net rezervlerin ise hâlâ negatif bölgede (-35,4 milyar USD civarında) olduğu tahmin edilmektedir. Bu durum, swap anlaşmalarının brüt rezervleri artırırken net rezervlerin kırılganlığını çözmediğini göstermektedir. Ayrıca, TL’nin 1 ay vadeli kur oynaklığının %18,9’a yükselmesi ve Türkiye’nin 5 yıllık CDS priminin 343 baz puana çıkması, piyasalardaki belirsizlik ve risk algısının devam ettiğini işaret etmektedir.
- Swap Anlaşmalarının Finansal ve Ekonomik Etkileri
- 1. Kısa Vadeli Avantajlar
Swap anlaşmaları, TCMB’nin brüt rezervlerini artırarak döviz likiditesi sağlama ve piyasalara güven sinyali verme konusunda etkili bir araçtır. Kazakistan ile yapılan anlaşma, özellikle yerel para birimleri üzerinden ticareti teşvik ederek döviz kuru baskısını azaltabilir. PPK özetinde belirtildiği üzere, swap kaynaklı likidite artışı, yurt içi talebin güçlü seyretmesine katkıda bulunmuş, ancak bu durum enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratmıştır.
- 2. Uzun Vadeli Riskler ve Sınırlılıklar
Swap anlaşmalarının borç niteliği taşıması ve genellikle 1-3 yıl vadeli olması, vade sonunda yenilenmemesi durumunda rezervler üzerinde ciddi bir baskı yaratabilir. Ayrıca, net rezervlerin negatif seyri, TCMB’nin döviz rezervlerini kalıcı olarak artırma konusunda yapısal bir çözüm üretmediğini göstermektedir. PPK özetinde, hanehalkı enflasyon beklentilerinin %59,3’te sabit kalması, TCMB’nin iletişim politikalarının halk nezdinde güven oluşturmakta yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Bu durum, swap anlaşmalarının sağladığı kısa vadeli rahatlamanın, uzun vadeli güven ve istikrar sağlamada sınırlı kaldığını göstermektedir.
- 3. Enflasyon ve Talep Üzerindeki Etkiler
PPK özetine göre, yurt içi talep ilk çeyrekte öngörülenden yüksek seyretmiş, ancak ivme kaybetmeye başlamıştır. Swap anlaşmaları yoluyla sağlanan likidite, tüketim talebini artırarak enflasyonu körüklemiş; Mart 2025’te yıllık enflasyon %38,1’e gerilese de, gıda fiyatlarındaki artış (taze sebze-meyve ve et ürünleri) enflasyon üzerindeki baskıyı sürdürmüştür. TCMB’nin politika faizini 17 Nisan 2025’te %46’ya yükseltmesi, enflasyonu kontrol altına almada sınırlı bir etki yaratmıştır.
- Swap Stratejisinin Sürdürülebilirliği ve Yapısal Reform İhtiyacı
Swap anlaşmaları, TCMB’nin rezerv yönetiminde önemli bir araç olsa da, bu stratejinin sürdürülebilirliği birkaç temel soruna bağlıdır. İlk olarak, swapların borç niteliği, vade sonunda yenilenmeme riskini beraberinde getirmektedir. İkinci olarak, net rezervlerin negatif seyri, TCMB’nin dış finansman kırılganlığını çözemediğini göstermektedir. Üçüncü olarak, swap anlaşmalarının sağladığı likidite, yapısal reformlarla desteklenmezse, enflasyonist baskıları artırarak dezenflasyon sürecini baltalayabilir.
- 1. Yapısal Reform Önerileri
- Net Rezervlerin Güçlendirilmesi: Swap anlaşmalarına bağımlılığı azaltmak için TCMB, ihracata dayalı büyüme modeli ve doğrudan yabancı yatırımları teşvik eden politikalarla net rezervleri artırmalıdır. Örneğin, Almanya’nın 2000’li yıllarda ihracata dayalı büyüme modeli, cari fazla ve güçlü rezerv birikimiyle sonuçlanmıştır; Türkiye benzer bir stratejiyi benimseyebilir.
- Gıda Enflasyonuna Müdahale: Gıda fiyatlarındaki artış, enflasyonun ana sürücülerinden biridir. Tarımsal üretim ve tedarik zincirindeki yapısal sorunları çözmek için tarım reformları ve lojistik altyapı yatırımları yapılmalıdır.
- TCMB’nin İletişim Politikası: Hanehalkı enflasyon beklentilerinin yüksek seyretmesi, TCMB’nin güvenilirlik sorununa işaret etmektedir. TCMB, şeffaf ve proaktif bir iletişim politikası benimseyerek halkın ve piyasaların dezenflasyon sürecine olan inancını güçlendirmelidir.
- Maliye Politikasıyla Eşgüdüm: PPK özetinde vurgulanan maliye politikasıyla eşgüdüm, TCMB’nin bağımsızlığını zedelemeden uygulanmalıdır. Kamu harcamalarının disipline edilmesi ve yapısal reformlarla desteklenmesi, swap anlaşmalarının etkisini artırabilir.
- 2. Swap Stratejisine Yönelik Öneriler
- Çeşitlendirme: TCMB, swap anlaşmalarını çeşitlendirerek riski dağıtmalıdır. Örneğin, Kazakistan ile yapılan anlaşma, daha küçük ölçekli bir adımdır; ancak Avrupa veya Latin Amerika ülkeleriyle yeni anlaşmalar, portföyü daha dengeli hale getirebilir.
- Uzun Vadeli Anlaşmalar: Swap anlaşmalarının vadeleri, 3 yıldan daha uzun süreli olacak şekilde müzakere edilmelidir. Bu, vade sonu risklerini azaltabilir.
- Yerel Para Kullanımını Artırma: Swap anlaşmaları, yerel para birimleri üzerinden ticareti artırmak için daha etkin kullanılmalıdır. Örneğin, Kazakistan ile yapılan anlaşma, Türk firmalarının tengede ithalat yapmasını teşvik edebilir; bu, döviz talebini azaltarak kur baskısını hafifletebilir.
5. Swap Anlaşmalarının İkili Yüzü ve Gelecek Perspektifi
TCMB’nin Kazakistan ile yaptığı son swap anlaşması, kısa vadeli likidite sağlama ve yerel para birimleri üzerinden ticareti teşvik etme açısından olumlu bir adımdır. Ancak, swap anlaşmalarının borç niteliği, net rezervlerdeki kırılganlık ve enflasyon üzerindeki dolaylı etkiler, bu stratejinin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sınırlamaktadır. PPK özetinde belirtildiği üzere, TCMB’nin brüt rezervleri 147,5 milyar USD’ye gerilemiş, TL’nin kur oynaklığı %18,9’a yükselmiş ve CDS primi 343 baz puana çıkmıştır; bu, swap stratejisinin yapısal reformlarla desteklenmesi gerektiğini göstermektedir.
Swap anlaşmaları, TCMB’nin rezerv yönetiminde geçici bir çözüm sunabilir, ancak kalıcı finansal istikrar için yapısal reformlar şarttır. Net rezervlerin artırılması, gıda enflasyonuna yönelik çözümler, TCMB’nin iletişim politikalarının güçlendirilmesi ve maliye politikasıyla eşgüdüm, swap stratejisinin etkisini artırabilir. Türkiye, swap anlaşmalarını bir köprü olarak kullanmalı, ancak uzun vadeli hedeflerini ihracata dayalı büyüme ve doğrudan yabancı yatırımlarla desteklemelidir. Bu yaklaşım hem finansal istikrarı güçlendirecek hem de swap anlaşmalarının ikili yüzünü (kısa vadeli rahatlama, uzun vadeli riskler) dengeleyecektir.
Kaynakça
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2025). Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti (DUY2025-28).
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2025). Basın Duyurusu: Kazakistan ile Swap Anlaşması.
- Anadolu Ajansı (2025). TCMB ile Kazakistan Cumhuriyeti Merkez Bankası Swap Anlaşması Yaptı.