Dünyanın En Az Konuşan Meclisi

Dr. Murat Ergüven – Araştırmacı

DÜNYANIN EN AZ KONUŞAN MECLİSİ- SUSKUNLAR MECLİSİ

On beşinci yüzyılın büyük âlim-bilgin ve mutasavvıf şâiri Horasanlı Molla Camî (1414-1492), asrının bütün müsbet ilimlerini kazanmış, parlak ve işlek zekâ sahibi bir İslâm büyüğümüzdür.

Yaşadığı çağda İran, Hindistan ve Afganistan sınırlarını aşan şöhreti İstanbul’a kadar ulaşmış, bütün Türk ve İslâm âleminde bir irfan ve fazîlet yıldızı gibi parlamıştır. İşte bu çağda İran’da âlimler ve şâirler otuz kişilik bir meclis oluşturmuşlardı. Bu meclisin adı ‘Suskunlar Meclisi’ydi ve kesinlikle üye sayılarını arttırmıyorlardı. Üyeliğin en önemli şartı ise; çok düşünmek, az yazmak ve çok az konuşmaktı.

O zamanlar Molla Camî ’de bu meclisin bir üyesi olmak arzusundaydı. Bir gün ‘Suskunlar Meclisi’nin bir üyesi ölmüştü. Molla Camî, bunu duyunca boşalan yere üye olmak istedi. Ve bu meclisin bulunduğu köşke gitti. Buradaki hizmetçi ona niçin geldiğini sorduğunda, Molla Camî tek kelime dahi konuşmadan cebinden çıkardığı kâğıda ismini yazıp hizmetçiden  ‘Suskunlar Meclisi’ne gönderdi.

Meclis Üyeleri, Molla Camî’nin üye olmak istediğini öğrendiklerinde şaşırdılar. Molla Camî, büyük bir filozof ve şâir, bütün İslâm âleminde tanınan ve sevilen güçlü bir âlimdi. Yani bu meclise çok lâyık bir kişiydi. Ne yazık ki, ölen üyenin yerine başka birini almışlardı. Kuralları gereği otuz kişiden fazla olmaları da imkânsızdı. Molla Camî gibi bir âlimi de aralarına alamayacakları için üzgündüler.

Başkan, bir bardağı ağzına kadar suyla doldurdu. Öyle ki; bir damla dâhi konulsa su taşacaktı. Bardağı hizmetçiden Molla Camî’ye gönderdi. Molla Camî, su dolu bardağın ‘Kadro dolu olduğundan, kendisinin alınamayacağı’ anlamına geldiğini anlamıştı. Orada bulunan güllerden bir yaprak koparıp suyun üstüne koyuverdi. Bir damla bile su taşmamıştı. Hizmetçiden bardağı içeri gönderdi.

Meclis üyeleri, bardağı görünce Molla Camî’nin son derece zarîf ve zekîce olan davranışında: ‘Üye sayısının otuza çıktığını ve yerin dolduğunu biliyorum, fakat zarîf ve kibar olanlar için her zaman yer bulunabilir. Benim, bu meclisin üyesi olmam bir fazlalık sayılmaz.’ Demek istediğini anladılar. Ve kıymetli âlimin bu zarîf ve zekîce davranışına hayran kaldılar. Onu kaybetmemek için bir istisna yapıp, aralarına almaya karar verdiler.

Başkan, üye listesine Molla Camî’nin ismini de ekledi. Ve isminin önüne (300) rakamını yazdı.  Bununla başkan, Molla Camî’nin, meclisin değerini on misli arttırdığını söylemek istiyordu. Hizmetçi listeyi Molla Camî’ye gösterdi. O da üyeliğe kabul edildiğine çok sevindi; fakat isminin önüne (300) rakamının konulmasından pek fazla hoşlanmadı. Medhedilmeyi hiç mi hiç sevmezdi… Masadan aldığı kalemle sondaki sıfırı kaldırıp (30) rakamının önüne koydu (030). Meclis üyeleri bunu gördüklerinde hayranlıkları bir kat daha arttı…

Mütevâzî Molla Camî, kendisini onların yanında sıfır sayıyor ve böylece üyeliğe kabul edilmesinin hiçbir şekilde meclisin sayısını bozmamış olduğunu anlatıyordu; tıpkı gül yaprağının suyu taşırmadığı gibi… (1)

_____________________________________________________________

(1) Rıza Akdemir, Bir Demet Çiçek (Ankara-1998), 76-78; İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, 12 / 276-292; Yeni Rehber Ansiklopedisi  (İstanbul-1994), 14 / 211- 213.