Devlet İç Borçlanma Senetleri ile Nasıl Para Üretilir?
Dr. Murat Ergüven | Ekonomi & Finans
DEVLET İÇ BORÇLANMA SENETLERİ İLE NASIL PARA ÜRETİLİR?
Türkiye’de devletin finansman ihtiyacı, ekonomik döngülerin doğal bir parçasıdır. Meselâ, ekonominin yavaşladığı bir dönemde Hazine’nin yeni altyapı projeleri, kamu maaşları veya sağlık harcamaları için acilen nakde ihtiyacı olabilir. Peki, devlet bu kaynağı nasıl bulur? İşte burada Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) devreye giriyor. DİBS’ler, devletin iç piyasadan borç alarak nakit üretmesini sağlayan temel bir finansman aracıdır. Ancak bu süreç, sadece borçlanmayla sınırlı kalmaz; Merkez Bankası’nın müdahaleleriyle para üretim mekanizmasına dönüşebilir. Bu makalede, DİBS’lerin nasıl çalıştığını, ekonomik etkilerini ve Merkez Bankası’nın bu döngüdeki rolünü adım adım inceleyeceğiz.
DİBS ile Para Üretim Süreci: Adım Adım Analiz
- Devletin Finansman İhtiyacı Ortaya Çıkıyor
Devletin topladığı vergi gelirleri, artan harcamaları karşılamaya yetmediğinde bütçe açığı büyür. Meselâ, yol yapımı, memur maaşları veya sağlık hizmetleri gibi kamu harcamaları bu açığı derinleştirebilir. Hazine, bu açığı kapatmak ve nakit ihtiyacını karşılamak için iç piyasadan borçlanmaya karar verir.
- Hazine, Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) İhraç Ediyor
Hazine, belirli vadelerde (meselâ 2 yıl, 5 yıl) ve faiz oranlarıyla DİBS çıkarır. Bu senetler, genellikle Merkez Bankası aracılığıyla ihale yöntemiyle piyasaya sunulur. DİBS’ler, devletin iç piyasadan borç almasını ve böylece nakit üretmesini sağlayan bir finansman aracıdır. Aynı zamanda, yatırımcılar için güvenli bir portföy yatırımı olarak öne çıkar; bankalar bu senetleri teminat olarak da kullanabilir.
- Bankalar ve Yatırımcılar DİBS Satın Alıyor
Bankalar, bireysel yatırımcılar, emeklilik fonları ve sigorta şirketleri gibi aktörler bu senetleri satın alır. Karşılığında Hazine’ye nakit sağlarlar ve vade sonunda ana paranın yanı sıra faiz getirisi elde edeceklerini bilirler. Hazine ise bu nakdi kullanarak kamu harcamalarını finanse eder; meselâ, yeni bir otoyol projesi veya kamu maaş ödemeleri için bu kaynakları devreye sokar.
- Devlet Harcamalarıyla Para Ekonomiye Dahil Oluyor
Hazine’nin elde ettiği nakit, ekonomiye çeşitli yollarla geri döner. Yol inşaatları, kamu maaş ödemeleri veya mal/hizmet alımları gibi harcamalar yapılır. Bu harcamalar, piyasada talebi artırır ve ekonomik büyümeyi teşvik eder. Meselâ, bir altyapı projesi hem istihdam sağlar hem de ilgili sektörlerde hareketlilik meydana getirir.
- Vade Sonunda Devlet Ödemeyi Gerçekleştiriyor
DİBS’lerin vadesi geldiğinde, Hazine, senet sahiplerine ana parayı ve belirlenen faizi öder. Bu ödeme, yatırımcıların veya bankaların eline geçer ve böylece borçlanma döngüsü tamamlanmış olur.
Şekil 1: DİBS Para Yaratım Döngüsü
Hazine → | DİBS ihraç → | Bankalar |
Bankalar → | Fon aktarımı → | Hazine |
Bankalar → | DİBS satışı → | TCMB |
TCMB → | Para (rezerv) → | Bankalar |
Bankalar → | Kredi → | Reel Sektör |
Reel Sektör → | Harcamalar → | Ekonomi |
DİBS Döngüsünün Ekonomik Etkileri
Bu süreç, üç temel ekonomik etkiye sahiptir:
- Kamunun Kaynak İhtiyacı Karşılanır: Devlet, acil nakit ihtiyacını gidererek kamu hizmetlerini ve projelerini finanse eder.
- Sermaye Piyasaları Canlanır: DİBS’ler, yatırımcılar için güvenli bir getiri aracı olduğundan sermaye piyasalarında hareketlilik sağlar.
- Ekonomiye Para Enjekte Edilir: Kamu harcamaları yoluyla piyasaya giren para, talebi artırır ve büyümeyi destekler.
Peki, bu “Para Basmak” mı?
Teknik olarak hayır, DİBS ihracı doğrudan para basmak değildir. Ancak, bu süreç dolaylı olarak piyasaya para sokar. Özellikle Merkez Bankası’nın DİBS piyasasındaki rolü, bu mekanizmayı para üretimine dönüştürebilir.
Merkez Bankası’nın DİBS Piyasasındaki Rolü
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), para politikasını uygularken DİBS’leri stratejik bir araç olarak kullanır. Hazine ile doğrudan birincil piyasada işlem yapması yasal olarak sınırlı olsa da ikincil piyasada gerçekleştirdiği işlemler para politikasında önemli bir rol oynar.
- İkincil Piyasa DİBS Alımları: TCMB, bankaların elindeki DİBS’leri satın alabilir. Bu işlem sırasında bankalara rezerv para aktarılır. Merkez Bankası’nın bilançosunda DİBS varlık olarak yazılırken, karşılığında bastığı para bankaların rezervlerinde artış meydana getirir. Bu, para tabanının genişlemesine neden olur ve dolaylı bir para üretim etkisi doğurur. Meselâ, pandemi gibi kriz dönemlerinde TCMB’nin bu yöntemi kullanarak ekonomiye likidite sağladığı görülmüştür.
- DİBS Teminatıyla Likidite Sağlama (Repo İşlemleri): Bankalar, kısa vadeli fon ihtiyaçları için ellerindeki DİBS’leri teminat göstererek TCMB’den likidite alır. Bu uygulama da dolaylı bir likidite üretimidir.
Para Üretimi ve Enflasyonist Etkiler
Merkez Bankası’nın DİBS alımları yoluyla likiditeyi artırması, genişlemeci para politikası işlevi görür. Ancak, bu tür para üretimi eğer üretimle desteklenmezse, uzun vadede enflasyonist baskı oluşturabilir.
Teorik Perspektif: Monetarist ve Keynesyen Yaklaşımlar
Bu noktada, DİBS alımlarının ekonomik etkilerini teorik bir çerçevede değerlendirmek faydalı olacaktır.
Monetarist görüşe göre, para arzındaki bu tür artışlar doğrudan fiyat seviyelerini etkiler. Eğer DİBS alımları sürekli ve ölçüsüz bir şekilde yapılırsa, hiperenflasyon gibi ciddi bir risk ortaya çıkabilir.
Keynesyen bakış açısı ise, bu tür müdahalelerin özellikle kriz dönemlerinde etkin talebi artırıcı ve istihdamı koruyucu etkilerini ön plana çıkarır. Dolayısıyla, bu mekanizma kısa vadede ekonomiyi canlandırmak için faydalı bir araç olabilir.
Likidite Senetleri: Piyasadaki Fazla Parayı Çekme Aracı
DİBS’ler para arzını dolaylı olarak artırırken, Merkez Bankası’nın elinde piyasadaki fazla likiditeyi çekmek için başka bir araç daha bulunur: Likidite Senetleri (LS). LS’ler, TCMB tarafından doğrudan ihraç edilen ve para politikası aracı olarak kullanılan kısa vadeli senetlerdir. Asıl amacı, piyasadaki fazla parayı sterilize ederek para arzını kontrol altında tutmaktır.
Likidite Senedi Nasıl Çalışır?
- Meselâ, bankaların elinde fazla likidite var ve bu durum enflasyon baskısı meydana getiriyor. TCMB, piyasadan para çekmek için LS ihraç eder. Bankalar, bu senetleri satın alarak TCMB’ye para aktarır. Böylece piyasadaki fazla likidite TCMB’ye çekilmiş olur.
- Gerçek Bir Senaryo: 2025’te Türkiye’de faiz oranlarının düşük olduğu bir dönemde, bankalar ellerindeki fazla nakdi kredi olarak piyasaya sunmuş ve bu durum talep enflasyonunu tetiklemişti. TCMB, 24 Mart 2025 tarihinde 30 gün vadeli ve 50 milyar TL nominal değerli likidite senedi ihracı için ihale açtı. İhaleye gelen 84,2 milyar TL’lik teklife karşılık, 18,4 milyar TL’lik kabul gerçekleşti. Ortalama basit faiz oranı %47,69, bileşik faiz oranı ise %59,65 olarak belirlendi. Bu ihale, TCMB’nin piyasadaki fazla likiditeyi çekme ve enflasyonist baskıları azaltma çabalarının bir parçasıdır.
Şekil 2: Likidite Senedi Para Çekim Süreci
TCMB → | Likidite Senedi ihraç → | Bankalar |
Bankalar → | Fon aktarımı → | TCMB |
TCMB → | Likidite çekimi → | Para Arzı Azalır |
DİBS ve Likidite Senedi Arasındaki Farklar
DİBS ve LS, her ne kadar senet yapısında olsalar da amaçları ve etkileri bakımından birbirinden oldukça farklıdır:
- İhraççı Kurum: DİBS, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılırken; LS, doğrudan TCMB tarafından ihraç edilir.
- Amaç: DİBS, devletin borçlanma ihtiyacını karşılamak için kullanılırken; LS, piyasadaki fazla likiditeyi çekerek (sterilizasyon) para arzını azaltmayı hedefler.
- Vade ve Kullanım: DİBS’ler kısa, orta ve uzun vadeli olabilir ve halka açık bir yatırım aracıdır. LS ise genellikle kısa vadeli olup, bankalar arası işlemlerde kullanılır ve halka açık değildir.
- Etkisi: DİBS, para arzını dolaylı olarak artırabilirken; LS, para arzını doğrudan azaltır.
- Getiri: DİBS’ler faiz getirisi sunar ve yatırım aracıdır; LS’lerde ise faiz getirisi olabilir, ancak birincil amaç para politikası etkisidir.
- Muhasebe Kaydı: DİBS’ler muhasebe kayıtlarında devlet borcu olarak yer alırken, LS’ler Merkez Bankası bilançosunda para arzını kontrol eden bir kalem olarak kaydedilir.
DİBS ve LS: Para Politikasında Bir Denge Oyunu
DİBS ve LS, para politikasında birbirini tamamlayan iki önemli araçtır. DİBS, devletin finansman ihtiyacını karşılayarak ekonomiye para enjekte ederken, LS piyasadaki fazla likiditeyi çekerek bu enjeksiyonun olası olumsuz etkilerini (meselâ enflasyon) dengeler. Bu iki mekanizma, adeta bir terazinin iki kefesi gibi çalışır: Biri para üretirken, diğeri para çeker.
Sonuç ve Değerlendirme
Devlet İç Borçlanma Senetleri, sadece bir borçlanma enstrümanı olmanın ötesine geçer; Merkez Bankası’nın stratejik müdahaleleriyle dolaylı bir para politikası aracına dönüşür. Bu süreç, para arzının genişlemesi ve ekonomik canlılığın desteklenmesi açısından önemli fırsatlar sunar. Ancak, dikkatli yönetilmediği takdirde, özellikle üretimle desteklenmeyen likidite artışları uzun vadede enflasyonist baskılar oluşturabilir.
Likidite Senetleri ise bu denklemin diğer ucunda yer alır. TCMB’nin para arzını kısma işlevi gören LS’ler, DİBS’lerin genişletici etkisini dengeleyerek makroekonomik istikrarı korumaya yardımcı olur. Meselâ, DİBS alımlarıyla piyasaya enjekte edilen paranın enflasyon riski doğurduğu bir senaryoda, LS’ler devreye girerek bu riski azaltır.
Sonuç olarak, DİBS ve LS arasındaki bu hassas denge hem akademik hem de politik açıdan sürekli izlenmesi gereken bir konudur. Modern ekonomilerde kamu finansmanı ve para politikası arasındaki bu etkileşim, ekonomik istikrarın sağlanmasında kritik bir rol oynar.