Günümüz İçin Rehber Olarak Medine Pazarı
DR. MURAT ERGÜVEN / ARAŞTIRMACI
HZ. PEYGAMBER’İN (S.A.V.) TİCARET ANLAYIŞI VE GÜNÜMÜZ İÇİN BİR REHBER OLARAK MEDİNE PAZARI
Medine Pazarı, Hz. Peygamber’in talimatıyla kurulan ve insani değerlerle şekillenen bir ekonomik sistemin özüdür. Bu model, sadece bir ticaret ortamı sunmamış, aynı zamanda güven, adalet ve paylaşım ilkeleriyle bireylerin ekonomik ve sosyal refahını önceleyen bir paradigma oluşturmuştur. Bugün, Müslüman toplumlar ve dünya genelinde ticaret ve ekonomi anlayışını bu değerlere dayandırmak hem bireysel hem toplumsal düzeyde sürdürülebilir kalkınma için önemli bir rehber olabilir.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ticaret anlayışı ve Medine Pazarı, İslam’ın adalet, dürüstlük ve paylaşım ilkelerine dayanan ekonomik bir model sunmaktadır. Bu model, sadece ticaretin ahlakını düzenlemekle kalmamış, aynı zamanda Müslüman toplumun ekonomik refahını ve sosyal adaletini sağlamayı amaçlamıştır.
Medine Pazarı’nın Doğuşu ve Temel Özellikleri
Medine Pazarı, Hz. Peygamber’in hicretinden sonra, Müslüman toplumun ekonomik bağımsızlığını sağlamak ve üzerlerindeki baskıları azaltmak amacıyla kurulmuştur. Yahudilerin kontrolündeki tekelleşmiş pazar yapısına karşılık, serbest rekabetin, adaletin ve hakkaniyetin esas alındığı yeni bir model sunmuştur.
Hz. Peygamber, Müslümanların ticari faaliyetlerini güvence altına almak ve sömürüden uzak, adil bir ticaret ortamı oluşturmak için Medine’de, herkesin kolaylıkla erişebileceği bir pazar kurdurmuştur. Şehrin merkezine yakın bir konuma yerleştirilen bu pazar, toplumun her kesimine açık olup, bağımsız ve serbest bir ticaret anlayışını temel almıştır.
Bu pazarın öne çıkan özellikleri şunlardı:
- Eşitlik ve Erişilebilirlik: Herkesin eşit şartlarda ve şeffaf bir şekilde özgürce ticaret yapabileceği bir ortam sunulmuştur. Tekelcilik yasaklanmış, yerli ve yabancı tüm tüccarlara açık bir pazar oluşturulmuştur. Pazarda herhangi bir dükkân veya kira uygulaması yoktu.
- Faiz, Spekülasyon ve Tekelciliğin Yasaklanması: Faizcilik, stokçuluk (ihtikâr) ve hileli ticaret yasaklanarak dürüstlük esas alınmıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kim fiyatları artırmak için malını stoklarsa günah işlemiş olur.” (Müslim, Müsakat, 125).
- Vergisiz Bir Sistem: Medine Pazarı’nda satışlardan alınan haksız vergiler kaldırılmış, ticaretin serbestçe yapılması teşvik edilmiştir. Pazar girişinde veya ticaretin herhangi bir aşamasında vergi alınmamıştır.
- Toplumsal Fayda: Ticaret yalnızca bireysel kazanç amacıyla değil, toplumun refahını gözeterek düzenlenmiştir.
- Dürüstlük ve Güven İlkesi: Tüccarlar, ticarette güvenilirlik ve doğruluk esaslarına uymak zorundaydı. Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur: “Doğru ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyu, 4).
- Adalet ve Şeffaflık: Ölçü ve tartılarda dürüstlük teşvik edilmiş, hileli satışlar yasaklanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şu ayet yer almaktadır: “Ölçüyü tam yapın, eksik ölçenlerden olmayın.” (Şuara, 26/181-183).
- Hızlı ve Adil Çözüm Mekanizmaları: Ticari anlaşmazlıkların hızlıca çözülebilmesi için etkili bir denetim sistemi oluşturulmuştur. Hz. Peygamber pazarı bizzat dolaşarak adaletsiz durumları anında tespit etmiş ve gerekli müdahaleleri yapmıştır.
Medine Pazarı’nın Etkileri
Medine Pazarı, Müslüman toplumları arasında güven, dayanışma ve adalet üzerine kurulu bir ekonomik sistemin temelini atmıştır. Bu sistem, bireylerin ahlaki değerlerini güçlendirerek toplumsal barış ve refaha katkı sağlamış, aynı zamanda ekonomik gelişimi teşvik etmiştir.
Medine Pazarı’nın ortaya koyduğu prensipler, günümüzde Müslüman dünyası için hem yerel hem de küresel düzeyde ekonomik sorunlara çözüm sunabilecek bir model niteliğindedir. Bu pazarın sağladığı temel kazanımları şu şekilde özetleyebiliriz:
- Ekonomik Bağımsızlık: Medine Pazarı’nın kurulmasıyla Yahudilerin kontrolündeki tekelci pazar sistemine olan bağımlılık sona ermiş, Müslümanlar kendi ekonomik yapılarını oluşturmuştur.
- Adil ve Sürdürülebilir Ticaret: Haksız kazanç ve sömürüye dayalı sistem kaldırılmış, böylece ticari faaliyetlerin büyümesi ve adaletin sağlanması mümkün olmuştur.
- Toplumsal Dayanışma: Medine Pazarı sadece bir ticaret alanı değil, aynı zamanda toplumsal buluşma ve yardımlaşma merkezi haline gelmiştir. Müslümanlar arasındaki birlik ve dayanışma güçlenmiştir.
Ticaretin Ahlaki Boyutu ve Peygamber Efendimiz’in Önderliği
Ticaret, insanın karakterini ortaya koyan en önemli alanlardan biridir. Bir kişinin dürüstlüğü, güvenilirliği, merhameti veya tam aksine aldatmaya, hileye ve zorbalığa meyilli olup olmadığı, ticari hayatındaki tutumlarıyla açıkça görülür. Bu nedenle Medine Pazarı, sadece bir alışveriş mekânı olmanın ötesinde, İslami ahlakın tezahür ettiği ve adaletin tesis edildiği bir ortam olmuştur.
Arap Yarımadası, tarih boyunca kıtalar arası ticaret yollarının kesiştiği stratejik bir bölge olmuştur. Uzak Doğu’dan ve Hindistan’dan gelen mallar, Arabistan üzerinden Akdeniz limanlarına ulaşmış, Mekke ve Medine gibi şehirler, ticari hayatın merkezleri haline gelmiştir. Ancak bu yoğun ticari faaliyet, beraberinde yozlaşmayı, haksız kazancı, faizli işlemleri ve zayıf olanın sömürülmesini de getirmiştir. Güçlü olanın güçsüzü ezdiği, aldatmanın ve haksız kazancın yaygınlaştığı bu ortamda, adaletli bir ticaret düzenine ihtiyaç vardı.
İşte tam da bu noktada, Allah Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v.), adil ve ahlaklı bir ticaret düzeni kurmak için peygamber olarak gönderilmiştir. O, risaletinden önce de “el-Emin” olarak tanınmış, ticaretteki dürüstlüğü ve güvenilirliği ile örnek olmuştur. Peygamber Efendimiz, Medine Pazarı’nı kurarak, tekelleşmiş, adaletsiz Yahudi pazarlarının aksine, herkesin eşit şartlarda ticaret yapabileceği bir ortam oluşturmuştur. Faiz, haksız kazanç, aldatma ve ölçü-tartı hileleri yasaklanmış; güven, şeffaflık ve hakkaniyet esasları benimsenmiştir.
Medine Pazarı modeli, sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için evrensel bir ticaret ahlakı sunmaktadır. Bugün de adaletli, şeffaf ve ahlaki değerleri önceleyen bir ekonomik sistem inşa etmek isteyenler için Hz. Peygamber’in ticari prensipleri büyük bir ilham kaynağıdır. Çünkü O’nun kurduğu ticaret düzeni, sadece ekonomik kazancı değil, toplumsal refahı ve huzuru da gözeten bir sistemdir.
Bu anlayış, günümüzde de geçerliliğini korumakta ve ticari hayatın etik ilkelere dayalı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Çünkü ticaret, sadece malların değil, insanın karakterinin de pazarlandığı bir alandır.
Modern Dünyada Medine Pazarı Modelinin Hayata Geçirilmesi
Medine Pazarı, adalet, güven, şeffaflık ve toplumsal dayanışma ilkeleri üzerine kurulmuş, ahlak ve ekonominin uyum içinde işleyebildiğini gösteren bir modeldir. Günümüzde, ekonomik adaletsizlikler, sömürü, haksız rekabet, faiz temelli finans sistemleri ve etik dışı ticari uygulamalar yaygınlaşırken, Medine Pazarı modeli, ticaretin yalnızca kazanç odaklı değil, toplumun refahını ve faydasını gözeten bir anlayışla yürütülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Özellikle Müslümanların iş dünyasında ortaklık kültürünü geliştirmesi, dayanışmayı artırması ve sağlam ekonomik yapılar inşa etmesi, bu modelin modern dünyada yeniden hayat bulmasını sağlar. Medine Pazarı modeli, günümüzde adil, sürdürülebilir ve ahlaki bir ekonomik yapı oluşturma yolunda önemli bir ilham kaynağı olabilir.
Bugün, etik ticaret, faizsiz finans, dayanışma ekonomisi ve sosyal sorumluluk ekseninde Medine Pazarı modelinin yeniden yorumlanması mümkündür.

Bu doğrultuda, modern dünyada bu modeli hayata geçirmek için uygulanabilecek temel ilkeler şunlardır:
1) Şeffaf ve Güvenilir Ticaretin Tesisi
Ticaret, ancak güvenilir bir zeminde büyüyebilir. Ticaretin ve ortaklığın temel taşı güvendir. Güven ancak şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet ile korunabilir.
- Medine Pazarı, adaletin, şeffaflığın ve dürüstlüğün en güzel örneklerinden biridir. Bugün de ticari sistemler bu ilkeler üzerine inşa edilmelidir.
- İş dünyasında güven ortamını oluşturmak için dürüstlük, şeffaflık, hesap verebilirlik, adil fiyatlandırma ve açık sözleşmeler teşvik edilmelidir.
- Hile, spekülasyon ve tekelleşme ve stokçuluk (ihtikar) gibi uygulamalar, ticari düzeni bozar ve güveni sarsar. Bu nedenle, piyasalarda adaleti sağlamak için şeffaf etkin denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
- Helal ticaret sertifikasyonu, etik denetim mekanizmaları ve açık pazar uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır.
- Açık sözleşmeler, etik ticaret sertifikaları ve güvenilirlik ilkesi esas alınarak, modern ticaretin ruhu yeniden inşa edilmelidir.
- Dijital ticaret platformları da bu şeffaflık ilkesine uygun olarak tasarlanmalı ve denetlenmelidir.
2) Faizsiz, Paylaşımcı ve Katılımcı Ekonomik Modellerin Desteklenmesi
Günümüzde kapitalist sistemin getirdiği eşitsizliklere karşı faizsiz ve ortaklık temelli modeller önem kazanmıştır. Kapitalist sistemin dayattığı faiz ve borçlanma düzeni yerine, paylaşım ve dayanışma esasına dayalı alternatif modeller teşvik edilmelidir.
- Faizsiz finansman araçları, İslami mikro finans sistemleri, tasarruf finansman modelleri ve ortaklık temelli ekonomi yaklaşımları yaygınlaştırılmalıdır.
- Karz-ı hasen (faizsiz borç) anlayışı bireyler ve kurumlar arasında teşvik edilmeli ve daha aktif hale getirilmelidir.
- Ticaret odaklı kooperatifler, yardımlaşma sandıkları ve ortaklık temelli ticaret yapıları güçlendirilmeli, ortak girişimler teşvik edilerek, ekonomik sistem daha adil hale getirilmelidir.
- Müslüman iş adamları arasında ticari ortaklıklar, dayanışma ve kolektif yatırımlar teşvik edilmeli, sermayenin tabana yayılmasına öncelik verilmelidir.
3) Erişilebilir, Adil ve Sosyal Ticaretin Yaygınlaştırılması
Medine Pazarı’nda herkes eşit haklara sahipti; zengin de fakir de bu pazarda adil bir şekilde ticaret yapabiliyordu. Medine Pazarı herkes için açık, vergisiz ve fırsat eşitliği sunan bir yapıydı. Bugün de erişilebilir pazarlar oluşturulmalı, benzer bir yapı kurulmalıdır.
- Vergisiz, açık ve herkesin rahatlıkla erişebileceği pazar alanları oluşturulmalıdır.
- Özellikle dezavantajlı grupların ekonomik sisteme katılımını kolaylaştıracak mekanizmalar geliştirilmeli, fırsat eşitliği sağlanmalıdır.
- Stokçuluk (ihtikar), spekülasyon, fırsatçılık ve tekelleşme gibi piyasa dengesini bozan uygulamalara karşı etkin önlemler alınarak serbest piyasa düzeni korunmalıdır.
- Adil fiyatlandırma politikaları uygulanarak, piyasalarda istikrar ve güven ortamı oluşturulmalıdır.
- İhtiyaç sahiplerinin temel ürünlere rahatça ulaşabilmesi için gıda bankacılığı, ücretsiz ürün tahsis programları ve sosyal girişimler teşvik edilmelidir.
4) İş Dünyasında Ahlaki Değerlerin ve Güvenin İnşası
Ticaret sadece kâr odaklı bir faaliyet olmamalı, aynı zamanda topluma ve bireylere güven veren ahlaki bir zeminde yürütülmelidir.
- Bireylerin ahlaki değerleri güçlendirilerek ticaret ve iş dünyasında güven ortamı tesis edilmelidir.
- Hz. Peygamber’in “Güvenilir tüccar, peygamberler ve şehitlerle beraberdir” hadisi ışığında, ticarette güven ve dürüstlük esası benimsenmelidir. Bu hadis, iş dünyasının temel motivasyonu olmalıdır.
- Modern iş dünyasında İslami ticaret ahlakı uygulanarak, sözde değil özde bir etik ticaret anlayışı geliştirilmeli, tüketicilere güven veren mekanizmalar oluşturulmalıdır.
- Modern ticarette etik değerlerin öne çıkarılması için şirketlerin sadece kâr odaklı değil, ahlaki sorumluluk sahibi olmaları teşvik edilmelidir.
- İş dünyasında güven ortamı oluşturmak için, dürüstlük ve şeffaflık esas alınmalıdır.
5) Ortaklık ve Dayanışma Kültürünün Güçlendirilmesi
Medine Pazarı’nda bireyler arası güven esasına dayalı bir iş birliği kültürü vardı. Bugün de iş dünyasında bu anlayış hâkim olmalıdır.
- Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) gelişimini destekleyen kooperatifler kurulmalıdır.
- Küçük girişimcilerin desteklenmesi ve ortaklık kültürünün teşvik edilmesi, ekonomik dayanışmayı artıracaktır.
- Yerel üreticileri destekleyen doğrudan üreticiden tüketiciye satış modelleri geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
- Ortak yatırım fonları ve dayanışma ağları oluşturularak ekonomik kalkınmada kolektif hareket edilmelidir.
- Ortak yatırım fonları, ticaret ağları ve kardeş şehir projeleri ile ekonomik kalkınmada kolektif hareket edilmelidir.
6) Sosyal Sorumluluk ve Adil Ticaret Anlayışının Yaygınlaştırılması
Ticaret yalnızca bireysel kazanç için değil, toplumun faydasını gözeterek de yapılmalıdır.
- Şirketler sosyal sorumluluk projelerine daha fazla yatırım yaparak toplumsal fayda sağlamalıdır.
- Gıda bankacılığı, ücretsiz ürün tahsis programları ve sosyal girişimcilik projeleri yaygınlaştırılmalıdır.
- Fakir ve muhtaç kimseler için uygun fiyatlı ya da ücretsiz ürün temin eden kâr amacı gütmeyen ticaret modelleri oluşturulmalıdır. İhtiyaç sahiplerinin temel hak ve hizmetlere erişimi kolaylaştırılmalıdır.
- Ticaretin ve pazarın toplumu birleştiren, yardımlaşmayı teşvik eden bu ulvi anlayışa uygun modeller geliştirilerek ticaretin insani boyutu ön plana çıkarılmalıdır.
- “Müslüman Müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu mahrum bırakmaz” hadisi esas alınarak, dayanışmaya dayalı ticaret anlayışı benimsenmelidir.
7) Dijital Döneme Uygun Etik Ticaret Modellerinin Geliştirilmesi
Medine Pazarı, her dönemin ihtiyaçlarına uyarlanabilecek bir modeldir. Bugün de dijital ticarette aynı ilkeler korunmalıdır. Günümüzde dijitalleşen ticaret sistemleri, Medine Pazarı’nın ilkeleriyle uyumlu hale getirilmelidir.
- İslam’ın evrensel ticaret ilkeleri, e-ticaret ve küresel pazarlara entegre edilmelidir.
- Online ticarette spekülasyonu ve haksız kazancı önleyen regülasyonlar uygulanmalıdır.
- Faizsiz ve güvenilir ticaret yapılarının geliştirilmesi için küresel Müslüman topluluklarını bir araya getiren e-ticaret platformları oluşturulmalıdır.
- E-ticaret platformları, adalet, güven ve şeffaflık ilkelerine uygun olarak tasarlanmalıdır.
- Spekülasyon ve haksız kazancı önleyen düzenlemeler uygulanmalı, dijital ekonomide etik ticaret anlayışı geliştirilmelidir.
- Küresel Müslüman topluluklarını bir araya getiren ahlaklı, faizsiz ve güvenilir e-ticaret modelleri geliştirilmelidir.
8) Eğitim ve Farkındalığın Artırılması
Bilgi, adil bir ticaret sisteminin temelidir İslami ticaret ahlakı ve adil ekonomi ilkeleri konusunda toplum bilinçlendirilmelidir.
- Ticaret etiği üzerine üniversitelerde ve ticaret odalarında eğitim programları düzenlenmelidir.
- Medya, camiler ve sivil toplum kuruluşları, bireylerde güvenilir ahlaklı tüccar bilinci oluşturmak için bilinçlendirme çalışmaları yürütmelidir.
- Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in ticaret anlayışı model alınarak, ahlaki ilkeler yaygınlaştırılmalıdır.
9) Bağımsız ve Etkin Ticari Denetim Mekanizmalarının Oluşturulması
Adaletin olmadığı yerde ticaret gelişmez. Adaletli bir ticaret düzeni ancak bağımsız ve etkin denetim mekanizmalarıyla sağlanabilir.
- Tüketici haklarını koruyan, haksız ticari uygulamalara karşı caydırıcı önlemler içeren ve piyasalarda güven ortamı sağlayan düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
- Şirketler arasında etik uyumluluk denetimleri artırılarak hileli ticaret uygulamalarını önlemek için adil bir piyasa yapısı sağlanmalıdır.
- Bağımsız denetim mekanizmaları (bireyler ve kurumlarla) güçlendirilerek, adaletin her seviyede uygulanması sağlanmalıdır.
- Açık sözleşme süreçleri teşvik edilerek, ticari işlemlerde şeffaflık ve güven artırılmalıdır.
10) Yerel ve Küresel İş Birlikleri ile Ekonomik Dayanışmanın Güçlendirilmesi
Medine Pazarı’nın eşitlikçi ve erişilebilir yapısı, günümüz küresel ticaret sistemine ilham vermelidir. Medine Pazarı modelinden ilham alarak, günümüz dünyasında İslami ekonominin gelişimi için ortak projeler üretilmelidir.
- İslam ülkeleri arasında faizsiz finans ve etik ticaret ilkelerine dayalı ortak ticaret ağları kurulmalıdır.
- Sınır ötesi iş birliği teşvik edilerek, helal ticaret pazarları oluşturulmalıdır.
- Küresel Müslüman topluluklarını birleştiren ekonomik dayanışma modelleri geliştirilmelidir.
Adil ve Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Medine Pazarı Modeli
Medine Pazarı, yalnızca bir ticaret alanı değil, adalet, güven ve paylaşım esaslarına dayanan bir ekonomik ve toplumsal sistemdir. Hz. Peygamber’in inşa ettiği bu model, ticaretin sadece kazanç elde etme aracı değil, aynı zamanda toplumsal refahı ve ekonomik bağımsızlığı teşvik eden bir mekanizma olduğunu göstermektedir. Bugün, küreselleşme ve dijitalleşme çağında bu ilkelerin yeniden yorumlanması, daha adil, insani ve sürdürülebilir bir ekonomi inşa etmek için büyük bir fırsattır.
Modern dünyada Medine Pazarı modelini hayata geçirmek, etik ticareti güçlendirecek, ekonomik sömürünün önüne geçecek ve toplumları daha adil bir yapıya kavuşturacaktır. Müslüman toplumlar, bu modelin özünü koruyarak, çağın gereksinimlerine uygun faizsiz finans sistemleri, sosyal sorumluluk temelli ekonomi modelleri ve dayanışmacı ticaret yapıları geliştirmelidir. Bu, sadece Müslüman dünyası için değil, tüm insanlık için ekonomik adaleti önceleyen, ahlaki değerleri merkeze alan küresel bir dönüşümün kapılarını aralayacaktır.
Bugün, adalet ve insani değerler üzerine kurulu yeni bir ekonomik model ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Kur’an ve sünnet ışığında şekillenen bu model, ekonomik sistemleri ahlaki bir çerçeveye oturtarak, geleceğin ticaret anlayışına yön verebilir. Medine Pazarı, geçmişin bir mirası olmanın ötesinde, adil ve sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır.