Türkiye’de İşgücüne Katılımı Artırmanın Yolları: Üretim, İstihdam ve Ekonomik Dönüşüm
Dr. Murat Ergüven-Araştırmacı
TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNE KATILIMI ARTIRMANIN YOLLARI: ÜRETİM, İSTİHDAM VE EKONOMİK DÖNÜŞÜM
Bir ülkenin ekonomik büyümesi ve refah seviyesi, işgücüne katılım oranı ile doğrudan ilişkilidir. İşgücüne katılım, üretim kapasitesini artırır, yeni yatırımları teşvik eder ve istihdam yaratır. Almanya ve Türkiye gibi benzer nüfus büyüklüğüne sahip ülkeler arasında işgücüne katılım oranlarındaki farklar, ekonomik yapılar, eğitim sistemleri ve istihdam politikaları açısından önemli dersler barındırmaktadır.
2024 yılı itibarıyla Almanya’da işgücüne katılım oranı %80 civarındayken, Türkiye’de bu oran %54,2 seviyesindedir. Almanya’daki yüksek oran, teknoloji odaklı sanayi politikaları, mesleki eğitim sisteminin başarısı ve kadın istihdamının teşviki ile açıklanabilir. Türkiye’de işgücüne katılım oranının düşük olmasının nedenleri arasında kayıt dışı ekonomi, işsizlik, mesleki eğitimin yetersizliği ve üretim sektörünün yeterince genişlememesi yer almaktadır.
Peki, Türkiye bu oranı nasıl artırabilir? İşgücüne katılımı teşvik edecek stratejik adımlar nelerdir? Bu makalemde, Türkiye’de işgücüne katılım oranını artırmak için üretim, yeni iş alanları açma, istihdam, teknoloji geliştirme ve ihracat kapasitesini genişletme gibi faktörlerin işgücü piyasası üzerindeki etkilerini ve ekonomik dönüşüm stratejilerini ele alacağım.
İşgücüne Katılım ve Türkiye’nin Mevcut Durumu
Türkiye ve Almanya: İşgücüne Katılım Oranları
- Türkiye nüfusu: 85 milyon
- Almanya nüfusu: 84 milyon
- Türkiye’de işgücüne katılım oranı: %54,2
- Almanya’da işgücüne katılım oranı: %80,3
- Türkiye’de işsizlik oranı: %9,0
- Almanya’da işsizlik oranı: %3,2
Bu rakamlar, Almanya’nın yüksek işgücüne katılım oranını sağlamada başarılı politika araçları kullandığını göstermektedir. Türkiye’nin bu alanda eksiklikler yaşadığını ortaya koyan bu veriler Türkiye’nin işgücü piyasasında daha fazla üretim ve istihdam oluşturması gerektiğini göstermektedir.
İşgücüne Katılımı Artırmak İçin Stratejik Öneriler
Türkiye’de işgücüne katılım oranını artırmak için özellikle yeni iş alanlarının açılması, üretimin artırılması ve istihdamın genişletilmesi gerekmektedir. Özel sektörün, kamu yönetiminin ve akademik çevrelerin birlikte hareket ederek bu doğrultuda izlenmesi gereken başlıca stratejiler şunlardır:
Yeni İş Alanlarının Açılması ve Girişimciliğin Teşviki
- Sanayi, teknoloji ve hizmet sektörlerinde yeni iş kolları açılmalı
- Girişimciler (özellikle gençler) için vergi teşvikleri ve finansman destekleri sağlanmalı
- KOBİ’lerin büyümesi ve ihracata yönelmesi için devlet destekleri artırılmalı
- E-ticaret, yapay zekâ, dijital ekonomi, yazılım ve yenilenebilir enerji sektörlerinde yatırımlar teşvik edilmeli
- Mevcut sanayi bölgeleri genişletilmeli ve yeni üretim merkezleri oluşturulmalı
Üretimin ve Teknoloji Yatırımlarının Artırılması
- Türkiye, yüksek katma değerli üretime yönelmeli ve sanayi 4.0’a geçişi hızlandırmalı
- Yerli üretim teşvik edilmeli, ithalat bağımlılığı azaltılmalı
- Yerli teknoloji girişimleri desteklenerek ihracata dayalı büyüme modeli benimsenmeli
- Tarım sektöründe modernizasyon sağlanarak, dijital tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı
- Savunma sanayii, otomotiv ve elektronik gibi sektörlerde üretim kapasitesi artırılmalı
İstihdamı Artıracak Politikaların Uygulanması
- İşverenler için sigorta ve vergi indirimleri gibi teşvik mekanizmaları oluşturulmalı
- Mesleki eğitim ve sertifikasyon programları yaygınlaştırılmalı
- Genç nüfus için işbaşı eğitimleri, staj programları ve devlet destekli istihdam projeleri geliştirilmeli
- İşsizlik oranını düşürmek için işgücü uyum programları hayata geçirilmeli
Eğitim ve Beceri Düzeyinin Artırılması
- Mesleki eğitimin sanayi ve teknoloji sektörlerine entegre edilmesi sağlanmalı
- Üniversiteler, piyasanın ihtiyaç duyduğu becerileri kazandıracak şekilde yeniden yapılandırılmalı
- STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarında eğitim teşvik edilmeli
- Hayat boyu öğrenme programları yaygınlaştırılarak, çalışanların becerilerini güncellemesi sağlanmalı
- Mesleki eğitim kurumları ve üniversiteler, iş dünyasının taleplerine uygun şekilde revize edilmeli
- Kodlama, veri analitiği ve yenilenebilir enerji gibi geleceğin mesleklerine yönelik eğitim programları artırılmalı
- Uzun süreli işsizlikle mücadele için işgücü uyum programları geliştirilmeli
Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele
- Vergi muafiyetleri ve teşviklerle işletmelerin kayıt altına alınması sağlanmalı
- Dijital ödeme sistemleri teşvik edilerek ekonomik işlemler kayıt altına alınmalı
- Kayıt dışı çalışanları sosyal güvenceye dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalı
Özel Sektörün Teşvik Edilmesi
- Şirketlere Ar-Ge yatırımları için devlet destekleri sağlanmalı
- İhracat yapan firmalar için vergi avantajları sunulmalı
- Uluslararası yatırımcıları çekmek için işgücü reformları hızlandırılmalı
Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümesini sağlamak ve küresel rekabet gücünü artırmak için işgücüne katılım oranının yükseltilmesi kaçınılmazdır. Bunu başarabilmek için üretim kapasitesinin genişletilmesi, sanayi, teknoloji ve bilişim yatırımlarının artırılması, yeni iş alanlarının oluşturulması ve istihdam politikalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.
Almanya gibi yüksek işgücüne katılım oranına sahip ülkelerden alınacak derslerle, Türkiye’nin istihdam piyasasında köklü reformlar yapması zorunludur. Özellikle mesleki eğitim reformları, yazılım ve teknoloji odaklı üretim, girişimciliğin teşviki ve sanayinin dönüşümü gibi alanlarda atılacak adımlar, ülkeyi hem ekonomik refah hem de sürdürülebilir büyüme açısından daha ileriye taşıyacaktır.
Eğer Türkiye, üretim ve teknoloji odaklı bir istihdam politikası benimser, eğitim sistemini piyasanın ihtiyaçlarına göre günceller ve yenilikçi sektörleri teşvik ederse, işgücüne katılım oranını kısa vadede %60’lara, uzun vadede ise gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarabilir. Bu süreçte hem kamu hem de özel sektörün koordineli çalışması, inovasyona dayalı büyüme modellerinin benimsenmesi ve genç nüfusun verimli şekilde istihdama dahil edilmesi kritik bir rol oynayacaktır.
Bugün atılacak adımlar, Türkiye’nin yarınını belirleyecektir. Eğer üretime dayalı bir ekonomi inşa edilmez, istihdam piyasasında dönüşüm gerçekleştirilmez ve iş gücü potansiyeli tam anlamıyla değerlendirilmezse, ülkenin ekonomik büyüme potansiyeli sınırlı kalacaktır.
Türkiye, güçlü bir ekonomik gelecek inşa etmek istiyorsa, üretimi, istihdamı ve yeniliği merkeze alan ekonomi politikalarını hızla hayata geçirmelidir.