Bir Yemin Etti Ki Dönmedi
Dr. Murat Ergüven-Araştırmacı
BİR YEMİN ETTİ Kİ DÖNMEDİ
Âsım b. Sâbit, Ömer b. Hattâb’ın oğlu Âsım’ın dayısı olup, ilk Medineli Müslümanlardandır. Âsım, Müslüman olduktan sonra hiçbir müşriğin bedenine dokunmamaya ve müşriklerden hiçbirini de kendi bedenine dokundurmamaya yemin etmişti. Bu yeminini bozmamak için de devamlı olarak Allah’a sığınıp yalvarıyordu.
Âsım b. Sâbit, Bedir Savaşı’nda müşriklerin elebaşlarından birçoğunu öldürmüştü. Uhud Savaşı’nda da Müslümanlar dağıldığında, Allah Resûlü’nün yanından ayrılmadı. Ve bu savaşta azılı müşrik kadınlardan Sülâfe’nin iki oğlunu, Bedir’de de babasını öldürdüğü için Sülâfe, Âsım’ın başını getirene mükâfat olarak yüz deve vermeyi vaat etmişti. Ayrıca Sülâfe, Âsım’ın kafa tasıyla da şarap içmeye yemin etmişti.
Uhud Savaşı’ndan sonra Adel ve Kaare kabilelerinden bir topluluk Peygamber Efendimiz’e gelerek: “Yâ Resûlallah! Biz Müslüman olduk. Bize dînimizi tanıtacak, Kur’an-ı Kerîm okutacak ve İslâmiyet’in ahlâkını öğretecek muallimler gönder.” Dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem SAV, onlara Âsım b. Sâbit başkanlığında on kişilik bir heyet gönderdi.
Ancak bunların niyetleri bozuktu. Mekke ile Usfân arasındaki Recî’ suyu mevkiine geldiklerinde, önceden yaptıkları bir plana göre düşmana gizlice haber salıp Müslümanları tuzağa düşürdüler.
Kalplerini mal ve intikam hırsı bürümüş müşriklerden yüz kadar okçu Müslümanları kuşatıp: “Söz veriyoruz, teslim olursanız sizi öldürmeyeceğiz. Maksadımız sizi Mekkeliler’e teslim edip onlardan mükâfat almak.” Dediler.
Âsım b. Sâbit: “Vallahi biz hiçbir müşrikten söz ve yemin kabul etmeyiz. Ben güçlü ve zinde bir okçuyken sağlam bir de yayım varken size nasıl teslim olacağım. Ölüm hak, dünya fani. Allah’ın takdiri ne ise o olur. Eğer ben sizinle savaşmazsam anam ağlasın. Beni hiçbir şeyiniz korkutamaz. Ben Muhammed’e İnen’e inanmışım. Benim gibilerin ömrü hep savaşta geçer. Kavmim de kimseye boyun eğmeyen şerefli bir cemââttir.” Diye haykırarak teslim olmayı reddetti.
Allah’ım! Ben günün başında Senin dînini korudum. Sen de günün sonunda benim vücudumu koru. Cesedime müşrikleri dokundurma.” Diye duasını tekrarlayıp çetin bir mücadeleye girdi. Cesurca savaştı ancak sonunda kahramanca şehid düştü.
Sülâfe, Âsım b. Sâbit’in başına mükâfat koyduğundan, müşrikler Âsım’ın başını hemen kesmeye koştular. Fakat nafile. O anda birden Âsım’ın etrafında bir arı topluluğu zuhur ediverdi. Bu arılar cesede yaklaşmak isteyenlere engel oluyorlar ve cesedi koruyorlardı. Müşrikler bütün çaba ve gayretlerine rağmen Âsım’ın başını kesmeyi başaramadılar.
Sonunda, akşam olup arılar dağılınca Âsım’ın başını keseriz diye düşündüler. Ancak daha akşam olmadan öyle bir yağmur yağdı ki sel olup Âsım’ın cesedini aldı götürdü. Böylece müşriklerin necis elleri Âsım b. Sâbit’in bedenine ne sağlığında ne de öldüğünde asla değemedi.
Yemin etmişti ve her zaman da dua ediyordu. Bu savaşında da Allah’ım “Cesedime müşrikleri dokundurma.” Niyazına mucîb Yüce Allah, sağlığında yeminini bozmayan Âsım’ın vücuduna öldükten sonra da müşriklerin necis ellerini değdirmedi. (1)
______________________________________________________________________________________
- (1) Şemseddîn Sâmi, Kamûsu’l-A’lâm (İstanbul-1889), 4/3045; Sahabiler Ansiklopedisi (İstanbul/Nesil-1993), 1/253-254; M. Yusuf Kandehlevî, Hayatü’s-Sahâbe- Sıtkı Gülle Tercümesi (İstanbul/Dîvan-1994), 1/455-458; Mücteba Uğur, Âsım b. Sâbit-İslâm Ansiklopedisi (İstanbul/TDV-1991), 3/479-490.