Altın Yapmaya Çalışan Bir Müslüman Türk Bilgini
Dr. Murat Ergüven-Araştırmacı
CABİR BİN HAYYAN
Din ve fen bilimlerinin iç içe olduğu zamanlarda İslâm bilginleri modern dünyanın ve modern ilimlerin kurucuları olmuşlardır.
Avrupa’nın cehâlet karanlığında kaybolduğu bir devirde bilimin temellerini atmış, batıya (ve tüm dünyaya) yol gösterici olmuş, asırlara damgasını vurmuş bilim adamlarımızı tanımalıyız. İşte bunlardan biri; modern kimyanın kurucusu Cabir b. Hayyan.
Câbir b. Hayyan (721-818), 8.-9. asırlarda yaşamış meşhur Müslüman-Türk bilginidir. Hayatının büyük bir bölümünü Kûfe’de geçirdiği ve Kûfe’de şöhret yaptığı için Kûfî diye tanınmaktadır.
Birçok ilim dalında (Kimya, fizik, astronomi, matematik, tıb, felsefe, müzik vb.) eserler vermiş olan Câbir, Avrupa’da ‘Geber’ diye tanınmıştır. Câbir, sahip olduğu bilgileri ‘hikmetin kaynağı’ saydığı İmam Cafer’den aldığını söyler.
Orta çağ kimyasının en büyük dehâsı olan Câbir’i, Ord. Pr. İsmail Hakkı İzmirli; ‘modern kimyanın babası’ olarak görür. Hattâ Râzî ve İbn-i Sinâ, ondan ‘Üstadlar üstadı’ diye bahsederler.
İtalyan matematikçisi G. Cordano (1720-1783), Câbir’i dünyanın gelmiş geçmiş on iki dâhîsi arasında sayar; İngiliz filozofu Bacon (1214-1294) ise O’ndan hayranlıkla bahseder.
Câbir, eski kimyacılardan farklı olarak deneysel metoda önem vermiştir. Bu yüzden bütün orta çağ kimyacıları O’nun tesirinde kalmışlardır. Câbir b. Hayyan, sadece teorisyen değil, aynı zamanda uygulayıcı ve deneycidir; kitaplarında takip ettiği metod tamamen deney ve gözleme dayanır.
Ünlü kimyacımız Câbir, yıllarca bazı kimyasal maddeleri birleştirerek altın yapmaya çalışmasına rağmen sun’i altın yapmayı başaramamıştır; fakat kimya ilminin gelişmesine vesile olmuştur. Bu sayede birçok kimyevî maddeyi bulmuş, çeşitli kimyevî metodlar geliştirmiş ve çeşitli teoriler ortaya koymuştur.
Burada sayamayacağımız kadar çalışması ve buluşu olan Câbir, on iki asır evvel kimyanın iki temel prensibini ilmî olarak ortaya koymuş ve kimyevî maddeleri dört ana gruba ayırarak ilk kimyevî sınıflamayı yapmıştır.
Bugün modern kimyanın babası sayılan Lavoisier, sadece kendisine kadar gelen bilgileri açıklamış ve kimyevî maddeleri isimlendirip, yeni bir sisteme koymuştur. Bu durumda Câbir’i “kimyanın kurucusu” ve “kimyanın babası” saymak daha yerinde ve daha doğru olur.
Birçok ilimde ağırlığını hissettiren ve söz sahibi olan büyük dehâ, birçok Avrupalı bilginden (Avrupa’da atomla ilgili ilk bilgiler İngiliz fizikçi ve kimyacısı Dalton (1766-1844)’a aittir.) bin sene evvel atomla ilgilenmiş, tarifini yapmış ve parçalanabileceğini söylemiştir. Ayrıca optik kanununun keşfi ve mercekler teorisinin ortaya konuluşunu da Câbir’e dayandıranlar vardır.
Büyük bilginimiz Câbir’in çeşitli bilimlere ait irili-ufaklı 1000’i aşkın eseri vardır.
Birçok doğulu ve batılı bilim adamı O’nu ‘üstâd’ kabul edip, O’nun açtığı yoldan yürümüşlerdir, fakat Câbir’in şânı-şöhreti o derece büyüktü ki: O’nun adını kullanarak şöhrete kavuşmak isteyenler de olmuştur.
Eserleri çeşitli batı dillerine çevrilmiş ve uzun yıllar Avrupa Üniversiteleri’nde ders kitabı olarak okutulmuş ilim adamlarımızın isimlerini batılılar kendilerine mâl etmede oldukça usta davranmışlardır.
Batılılar tercüme ettikleri kitabın üzerinde yazılı isimleri değil de; kendilerine uydurdukları isimleri yazmışlardır. İhtisas sahibi olmayanlar bu eserleri Hıristiyan bilginlerinin eserleri sanmışlardır. İşte misâl teşkil edecek kısa bir liste.
- Bîrunî=A lberuni, Aliboron; Âli bin İs= Haly Jesu; Câbir b. Hayyan= Geber ;
- İbn-i Zuhr= Avenzor; İbn-i Bâcce= Avempace; Zekeriyya Râzî= Rhazes;
- el-Fârâbî= Alpharabius; el-Hârizmî= Alkhorisme; ez-Zerkâlî= Arzahel… (1)
_____________________________________________________________________________________
- (1) Yeni Rehber Ansiklopedisi Türkiye Gazetesi, (İstanbul–1993); TDV-İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul–1992); MEB-Türk Ansiklopedisi, (İstanbul–1993) MEB-İslâm Ansiklopedisi; Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, (İstanbul–1992); Müsbet İlimlerde Müslüman Âlimler, (Ankara–1991); Yeni Bir Bakış Açısıyla İlim ve Din, (İstanbul–1998).