Artık Güneş Doğuyor

Dr. Murat Ergüven-Araştırmacı

ARTIK GÜNEŞ DOĞUYOR

İlim tarihimizin en mühim âlim, mutasavvıf, şair ve ediblerinden İbrahim Hakkı (1703–1780) hazretleri, Erzurum’un Hasankale ilçesinde doğmuştur. Babası Derviş Osman (Ö. 1719) Efendi, annesi ise Hz. Peygamber SAV’in soyundan Şerife Hanife (Ö. 1710) hanımdır. İbrahim Hakkı, dokuz yaşında Tillo’ya giderek babasının şeyhi İsmail Fakirullah (ö. 1734) hazretlerinin müridi olmuştur. Bundan sonra ise sıkı bir medrese eğitimi görüp, zamanın bütün ilimlerini öğrenerek çağının nadir yetiştirdiği bir âlim olarak tarihte yerini almıştır. İbrahim Hakkı, batılı hukukçulara da esin kaynağı olmuştur.

İki defa İstanbul’a gidip, Saray Kütübhanesi’nde çalışma fırsatı da bulan İbrahim Hakkı’ya İstanbul’dayken müderrislik de verilmiştir. Çok yönlü bir âlim olan İbrahim Hakkı, sadece dini, tasavvufi ve manevi ilimlere vakıf mutasavvıf, edib ve şair değil; aynı zamanda tıb, astronomi, matematik, anatomi, coğrafya, jeoloji, fizik, sosyoloji ve psikoloji vb müsbet/pozitif ilimlerde de geniş bilgi sahibi bir fen bilginidir.

İbrahim Hakkı hazretlerinin bütün ilim dallarından hareketle ulaşmak istediği hedef ‘insan- kâmil’ (olgun insan) olmak ve Allah’ı bilmektir. İnsan önce bedenini ve nefsini, ilişki kurduğu insanları, dünyayı ve uzayı tanıyarak fizik âleminin ötesine (manevî âlemlere) geçebilecek, Allah’ı idrak edecektir.

İbrahim Hakkı birçok eserler yazmıştır. Ancak onun ismini ölümsüzleştiren en önemli, en mükemmel çalışması, bütün müsbet/fen ve manevi ilimlere dair ansiklopedik bir eser olan ‘Marifetnâme’sidir. İbrahim Hakkı, Marifetnâme’sinde ve diğer eserlerinde manevi ilimleri müsbet ilimlerle en güzel şekilde açıklayarak, ilimle dini uzlaştırmış; böylece müsbet ilimlere manevi bir yön kazandırmıştır.

İlmi çalışmalarını ve eserlerini mutlaka gözlem, belge ve uygulamalara dayandırmış olan İbrahim Hakkı Tillo’da hocasının türbesinde çok orijinal bir yansıma sistemi gerçekleştirir. İbrahim Hakkı hazretleri, hocası ve şeyhi İsmail Fakirullah hazretleri için bir türbe ve dergâh yaptırır. Ve daha sonra çok sevdiği ve değer verdiği mürşidi için; “Hocamın kabrine doğmayan güneşe güneş demem.” diyerek çalışmalarına başladı.

Yaptırdığı sekiz köşeli, cam kubbeli türbenin planını bizzat kendisi çizmiştir. Türbenin 3 km doğusundaki uçurumun üst tarafına (hiç harç kullanmadan) 6 m uzunluğunda, 3 m yüksekliğinde yaptığı “Kaletü’l-Üstad” denilen duvarın ortasına 40×50 Cm ebadında bir pencere koydu.

Hocası için yaptırdığı türbenin yapımında astronomi, fizik, matematikten ve mimarlık bilgisine sahip olduğu anlaşılan İbrahim Hakkı, bu türbenin 8 m doğusuna 7-8 m yüksekliğinde yaptırmış olduğu “Kuletü’l-Üstad” denilen bu kuleye de prizma yerleştirdi.

İbrahim Hakkı Hazretleri, büyük bir ustalık ve hassas hesaplamalarla inşa ettiği bu eşsiz sistem sayesinde, her yıl 21 Mart ve 23 Eylül’de, gece ile gündüzün eşitlendiği o özel anlarda, günün ilk ışıklarını hocasının kabrine ulaştırmayı başarmıştır.

Bu günlerde güneş doğarken uçurumdan yükseldikçe (türbenin tümü kale duvarının etkisiyle gölgede kalırken) güneş huzmeleri Kaletü’l-Üstad’ın pencere deliğinden geçmekte ve Kuletü’l-Üstad denen türbenin kulesinde bulunan prizmadan dağılarak İsmail Fakîrûllah’ın sandukasının baş tarafını aydınlatmaktadır.

Dünya bilim adamlarının hayret ve takdirle izledikleri bu muazzam sistem ne yazık ki; türbenin 1960’lı yıllarda tamiratı (!) sırasında bozulmuştu. Yerli ve yabancı birçok bilim adamının onarma ve kurtarma çabaları yıllarca netice vermemiş, İbrahim Hakkı’nın bu sistemi nasıl kurduğuna akıl bile erdirememişlerdir.

Ancak Siirt Valiliği, Aydınlar (Tillo) Kaymakamlığı ve Aydınlar (Tillo) Belediyesinin gayret ve destekleri ile 2011 yılında Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Işık’ın önderliğinde 7 bilim adamı tarafından “Işık Hadisesi” üzerine yapılan kurtarma çalışmaları netice verdi. Böylece bu harikulade ilim ve sanat şaheseri de tarihe gömülmekten kurtarıldı. Sistem, Prof. Dr. Cengiz Işık’ın koordinatörlüğünde bir araya gelen farklı disiplinlerden bir bilim ekibinin üstün gayret ve çalışmaları sayesinde ancak 50 yıl aradan sonra tamir edilebildi.

Her yıl gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart ve 23 Eylül günlerinde yılda iki kez çalışabilecek olan optik tertibatın tanıtımı, 23 Eylül 2011 tarihinde yapılmış ve yeniden çalışır durumda olduğu gösterilmiştir.

2015’te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan “Güneş Hadisesi”nin izlenmesi ve tanıtımı için Siirt Valiliği ve Siirt Belediyesi her yıl 21-23 Eylül tarihleri arasında “Işık Hadisesi” kültür etkinlikleri düzenlemektedir.


(1) Evliyalar Ansiklopedisi, Türkiye Gazetesi (İstanbul-1992), 6/136; Hayranî Altıntaş, Erzurumlu İsmail Hakkı (İstanbul-1992), 30; Şaban Döğen, Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi (İstanbul-1992), 2/491, 494; Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh (İstanbul-1981), 4/425-426; Lütfi Göker, Fen Bilimleri Tarihi (Ankara-1984), 323 vds.; Amil Çelebioğlu, Erzurumlu İsmail Hakkı (Ankara-1988), 14; Mustafa Çağrıcı, İbrahim Hakkı Erzurûmî, İslâm Ansiklopedisi/TDV (İstanbul-2000), 21/305 vds.