Ara:

Yirmibirinci Yüzyılda Gerede’nin Genel Görünümü

21. Yüzyılda Gerede’nin Genel Görünümü

İlçemiz Gerede fizikî, sosyal, ekonomik ve eğitim yönünden gelişmişlik değerlendirildiğinde 21. Yüzyıla hazır ve 21. Yüzyıla yakışır bir görünüm sergilememektedir.

Ankara’dan bir insan Gerede’ye geldiğinde ilk olarak kötü kokuyla karşılaşmaktadır. Bu badireyi atlattıktan sonra çok kolay olmayan bir şekilde Gerede şehir merkezine ulaşabilmektedir.

Çarpık yapılaşma, eski evlerin metruk ve mezbelelik görüntüleri, Arastanın içler acısı durumu, şehir merkezinde düzgün bir kaldırım sisteminin olmayışı fizikî görünüme ait olumsuzluklar olarak sıralanabilir.

 

Gerede’nin Ankara ve Karabük giriş çıkış yolu ise ayrı bir muamma. Bu giriş çıkışın da iyi bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

Sosyal faaliyetler açısından değerlendirildiğinde ise her ne kadar belediye ve diğer sivil toplum kuruluşları çeşitli sosyal etkinlikler düzenleseler de bu tür faaliyetlere halkın pek fazla itibar etmediği gözlenmektedir. Bunda da yeterli kültürel ve eğitsel alt yapının yetersiz olduğu söylenebilir.

Gerede, ekonomi yönünden önemli bir sanayi koluna (deri sanayi, kemercilik gibi) sahip olması ve potansiyel olarak farklı ekonomi alanlarına (kongre turizmi, dağ turizmi, orman ürünleri, hayvansal ürünler, rüzgâr enerjisi gibi) sahip olmasına rağmen bunlar ekonomiye gerçek anlamda bir getiri olarak dönme ve döndürülmesi düşünülmemektedir.

Eğitim ise ülkemizde olduğu gibi Gerede’de de başlı başına bir problem. Eğitimi sadece okullar bazında değerlendirmemek lazım. Her işin kendine ait bilgisini içeren eğitim. Herkes kendi yaptığı işin eğitimini almalı, yaptığı işten en fazla verim nasıl alınır, bu iş en kolay, en teknolojik nasıl yapılır bunu öğrenmeli..

Köylü köyde yaptığı işi, arıcı arıcılıkla ilgili işi, tabakhaneci kendi işiyle ilgili işi en iyi öğrenmek gibi..

Gençlerimiz tek bir hedefe yönlendiriliyor.  Varsa yoksa üniversite.. Bunda da tam başarı elde etmek işin doğasına aykırı. Elbette ilçemize bir fakülte yapılması hepimizin hayali.  Bu ekonomi bakımından da ilçemizi rahatlatacak bir adım olacak.

Okullarımızda (her ne kadar dersler boş geçmese de) öğretmen yetersizliği hat safhadadır. Bu çok önemli bir problemdir. Çünkü çocuğuna iyi bir eğitim imkânı sağlamak isteyen aileler bu yüzden en kötü ihtimalle İlimiz Bolu’ya göç etmektedir.

İş bulmak için göç edenlerin yanı sıra eğitim için göç edenlerin sayısı da göz ardı edilemeyecek kadar çoktur.

İlçemizde istihdam alanlarının son derece yetersiz olmasından mütevellit çevre illere nüfus hareketliliği yaşanmaktadır. Gerede’mizde Geredeliyi tutamıyoruz ki bu şartlarda dışarıdan gelen memuru tutabilelim.

Sonuç olarak; başta istihdam alanlarının çok yetersiz olmasından ve eğitim nedeni ile devamlı göç eden bir Gerede fotoğrafı var karşımızda. Kentsel dönüşümünü gerçekleştirememiş, Ankara ve İstanbul’un ortasında ve ulaşım bakımından çok iyi bir konumda olmasına rağmen tanıtımını yeterince yapamamış, harikulade tabii güzelliklerini değerlendiremeyen bir GEREDE..

Esentepesiyle, yaylalarıyla, panayırıyla, meşhur yerel ürünleriyle, dağ ve kayak sporlarına müsait kaynaklarıyla 21. Yüzyılda bunları değerlendirememiş ancak bu potansiyeli hızla fırsata çevirmeyi bekleyen bir GEREDE fotoğrafı duruyor karşımızda.

Ben çocuklarımızın sadece sayısal ve sözel alanlarda başarılarının yanı sıra görsel, müziksel ve bedensel zekâlarının da mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum ve bunu her yerde anlatmaya çalışıyorum.

Bu anlamda ne mutlu ki, İlçemizde fedakârlıkla çalışan bir kayak hocamız var. Çalıştırdığı öğrenciler ülke çapında dereceler alıyor. Dünya çapında da ülkemizi temsil ediyorlar.  Ve bu ilçemizin tanıtımı açısından da fevkalade önemelidir. Aynı zamanda güreşte de iddialı öğrencilerimiz yetişiyor. Bunlar göz ardı edilmeyecek gelişmeler.

Gün geçtikçe kayakçılığa ve güreşe gençlerimizin ilgisi artıyor. Hem ilçemizdeki gençlerimizin kendi kabiliyet ve beceri alanları hem de dışarıdan öğrenci çekerek ilçemizin ekonomisinin canlanması gibi durumlar düşünüldüğünde lise düzeyinde bir spor okulu ve Meslek Yüksek Okulu bünyesinde Dağcılık ve Kayakçılık Bölümü açılabilir.

Nasıl Bir Gerede Hayalediyorum

Nasıl Bir Gerede?

Giriş

Herkes memleketini sever. Memleketini görmek istediği bir yer vardır. Memleketine ait hayalleri, düşünceleri vardır. Ben de Gerede’yi çok seviyorum. Gerede’ye ait düşüncelerim, hayallerim ve Gerede’yi görmek istediğim bir yer var.

Bu hayallerimi yıllardır yazdığım makalelerimde anlatmaya çalışıyorum. “21. Yüzyılda Gerede’nin Görünümü” adlı makalemde de Gerede’nin şimdiki durumunu ortaya koydum. Bu yazımda ise hem şimdiye kadarki yazılarımda ortaya koyduğum hayallerimi toparlayacağım hem de hayal ettiğim Gerede fotoğrafını biraz daha netleştireceğim.

 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde kamu idarelerinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçelemeye yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu yasa kapsamında Gerede Belediyesi de 2010-2014 yılı Stratejik Planlamasını yapıyor. Buna istinaden Gerede Belediyesi şubat ayında Gerede Geleceğini Planlıyor/ Arama Konferansı başlıklı bir konferans düzenledi. Toplantıya davet üzerine ben de katıldım, konuşmacıları dinledim ancak bu konuda fikir beyanımı gazetedeki köşeme bıraktım.

“Davos gibi bir şehir hayal ediyorum”

Nasıl bir Gerede?

Nasıl bir Gerede? Sorusuna ben, “Davos gibi bir şehir hayal ediyorum” diyerek yıllar önce yazdığım bir makalemde cevap vermiştim. Evet, sadece bu da değil diğer makalelerim de “Nasıl bir Gerede hayal ediyorsunuz? Sorusuna cevap niteliğinde. Bu makalemde, diğer makalelerimde ele aldığım konulardan alıntı yaparak “Nasıl bir Gerede?” sorusunun cevabına ait fotoğrafı bütünleştirip, netleştireceğim.

Elimizde Ne Var?

Önce varlıklarımızdan bahisle konuya girmek istiyorum. Gerede stratejik bir konuma sahip, Başkent Ankara ve İstanbul’a yakınlığı, bu Gerede’nin en doğal varlığı. Yükseltisi ve kar yağışı, yazın temiz ve güzel havası, yeşil doğası yine Gerede’nin en değerli doğal hazinesi. Püfür püfür esen rüzgârı, bu da bir hazine. Yüzyıllardan buyana Gerede’yi 21. Yüzyıla taşıyan Deri sektörü, yan kolları ve insanlarının ticarete yatkınlığı da Gerede’nin en değerli hazinelerinden.. Klasik benzetme.. un var, yağ var, şeker var. İş helva yapmakta.. Evet hammaddemiz bu..

Öncelikle Kongre ve Turizm Merkezi

Güzelim Geredemiz’in öncelikle bir kongre ve turizm merkezi olmasını istiyorum. Bu potansiyel her yönüyle Gerede de var. Gerede Başkent Ankara ve ekonominin başkenti İstanbul’un arasında ve çok kısa mesafede olmasından dolayı Kongre ve Turizm merkezi haline gelebilir. Esentepe Otel konferans salonları ile desteklenir ve farklı aktivitelerin yapılabileceği şekilde düzenlenirse, büyük gurupların toplantılarını düzenleyebileceği güzel bir kongre merkezi haline gelebilir. Farklı alanlarda spor tesislerinin kazandırılması da hem spor hem de turizm için önemli.

Esentepe ve Arkut Teleferik Hattı

Esentepe, bir doğal park olarak “Ankara Altın Park” gibi düzenlenip turistlerin ve halkın istifadesine sunulabilir. Binektaşı mevkiinden Esentepe Otel civarına kadar “gökkuşağı” şeklinde ışıklandırma Esentepe’ye farklı bir imaj kazandıracaktır. Esentepe, Arkut, teleferik hattı kurulmalıdır. Bu da turizm açısından son derece önemlidir.

Rüzgar Enerjisi

Avrupa son yıllarda rüzgâr enerjisine yöneldi. Gerede de bu konuda iyi bir rüzgâr potansiyeline sahip. Mutlaka bu potansiyel değerlendirilmeli. Gerede’nin rüzgâr alan sırtlarında rüzgârgülleri bir an önce yerini almalı. Bunun için mutlaka yatırımcılarla iletişime geçilmeli ve yatırımcılara gerekli kolaylıklar sağlanmalı.

Dericilik Geliştirilmeli

Deri sanayi Gerede’nin en değerli hazinelerinden biri. Gerede, dericilikte Türkiye çapında büyük üne sahip. Dericilik Gerede ile özdeş. Gerede deyince öncelikle dericilik akla gelir. Bunun için özellikle Deri Sanayisini geliştirici çalışmalar yapılmalı.

Fabrikalar kurularak istihdam artırılmalı

Sunta Fabrikası, Orman Ürünleri Fabrikası, Kereste Fabrikası, Süt ürünleri fabrikası gibi çeşitli fabrikaları kuracak iş adamlarının Gerede’de yatırım yapması özendirilmeli.

Yerel ürünlerin markalaştırılması

Türkiye genelinde meşhur, insanlarca beğenilen Geredemiz’in kendine münhasır pek çok yerel ürünü var. Bu yerel ürünlerimizin patentleri alınmalı, firmalarca markalaşmaya gidilmeli. Ayrıca Gerede’ye ait bütün yerel ürünlerin satışının yapıldığı “Yerel Ürünler Çarşısı” hem ekonomik açıdan hem de Gerede’nin kültürel değerlerinin tanıtımı açısından önemli.

Yeni Okullar

Yüksek okul bünyesinde, değişik bölümler açılabileceği gibi orta öğretim bazında da farklı  okullar açılarak Gerede’nin öğrenci potansiyeli artırılabilir.

Kültür Sanat Merkezi

Sinema, düğün salonu, konferans salonu, restaurant ve cafe kompleksini içinde barındıran bir kültür merkezi Gerede’nin kültür sanat aktivitelerine zemin oluşturacak ve sosyal hayatı canlandırarak olumlu etki yapacaktır. Bu kültür Sanat Merkezi “Eski (yıkılan) Hükümet Binası”nın yerine yapılabileceği gibi terminal ve itfaiyenin bulunduğu mıntıkaya da yeni bir kompleks olarak yapılabilir.

Kütüphanenin Modernizasyonu

Ayrıca yeni kaynak kitap ve ansiklopedilerle zenginleştirilmiş, güncellenmiş ve bilgisayar teknolojisi kullanılarak araştırmacıların, halkın ve öğrencilerin kullanıma sunulmuş modernize edilmiş bir kütüphane de bu kültür merkezinin içinde yer alabilir.

Orman İşletmesi Alanının Değerlendirilmesi

Orman işletmesi gerçek bir doğal park. Tam da yol kavşağında. Belediye binası buraya nakledilebileceği gibi, burası “Ankara Altın Park” gibi düzenlenip turistlerin ve halkın istifadesine sunularak gelir elde edilebilir. Gerede’nin Giriş-Çıkışı

Gerede’nin Ankara Giriş-Çıkışı Çayboyu Caddesinin devamından Terminalin önünden D-100’e  bağlantı modernize edilerek yapılmalı. Bu anlamda terminalin bir bölümü yıkılarak Ankara’dan Gerede’ye giren araçların Çay boyu Caddesine tam düz bir istikamette bağlantısının sağlanması hem trafik hem de şehircilik anlayışı bakımından çok önemlidir. Bilindiği gibi buranın trafiği çok karmaşık. Eğer buraya ilişkin ciddi bir çalışma yapılırsa Gerede’nin Ankara giriş-çıkışı çok düzenli bir hale girecek.

Bu bir proje haline getirilebilir. Ve bu proje kapsamında hem terminal hem de itfaiyenin yeri D-100 karayolunun güneyine kaymalı.

Şehir içi Fiziki Görünümü ve Trafik

Belediye binasının yerinin değişmeli. Çünkü bu bina burada çok kütü bir görünüm arz ediyor. Yerine yeni daha şehirci bir bina yapılabileceği gibi Belediye binasının yeri daha güzel bir yere nakledilebilir. Ama mutlaka bu bina yıkılıp “Kentsel Dönüşüm Projesi”  kapsamında bir kompleks şeklinde değerlendirilmeli.

Gerede’nin şehir içi kaldırımları çok bozuk ve kullanışsız. Şehir içi asfalt ve kaldırım çalışmaları yapılmalı. İnsanlar kaldırımlardan yürüyemiyorlar. Kaldırımlar dar, kullanışsız ve çok engelli.

Ayrıca kış aylarında saçaklardan kar ve buz düşmesi, ilkbahar ve sonbaharda da saçaklardan yağmur damlamasından dolayı insanlar araçların kullanmakta olduğu yolu kullanıyor. Bu da trafiğin aksamasına ve çeşitli tehlikelere yol açıyor. Ana cadde üzerindeki binalarda mutlaka ya çatı yönleri değiştirilmeli ya da oluk mecbur hale getirilmeli.

Ana cadde orta refüjdeki bodur ağaçlar ortalardaki dönüşlerde görüşü engellemektedir. Bu noktalardaki bodur ağaçlar kesilip yerine çiçeklendirme yapılmalı. Şehir içi trafiğini rahatlatacak daha gerçekçi çözümler üretilmeli.

Ağır Kokudan Kurtulmak İçin

Gerede’nin, bilhassa yaz aylarında maruz kaldığı ağır kokudan kurtulması için insanlarımızın evlerinin bahçesine ıhlamur, iğde, akasya gibi ağaçlar dikmesi bu kokuyu bir nebze olsun hafifletecektir. Bunun sağlanması için yeni yapılan binalara ruhsat verirken çevre düzenlemesinde bu tür ağaçların olmasına da özen gösterilmeli.

Yeni Arasta Projesi

Arasta olduğu gibi muhafaza edilip, restorasyonu yapılmalı ve bu kapsamda bu alana yakın bir yerde “müze” kurulmalı. (Beypazarı, Mudurnu, Safranbolu gibi)

Yada Arasta “Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında değerlendirilerek Gerede şehir merkezi daha kullanılır ve ferah bir yapıya kavuşturulmalı.

Model ve Figürler

Gerede’nin çeşitli yerlerine Gerede’yi tanıtıcı Gerede ile özdeşleşmiş, Gerede’nin meşhurlarının model ve figürleri yapılmalı.

Dericiliği temsil eden bir model (iki insanın deri işlemesini temsil eden model), kemer modeli, keş modeli, kaz modeli, şakşak helvası modeli, somun ekmeği modeli, tereyağı-yayık modeli(yayık döven köylü kadın modeli),  kayak yapan adam modeli gibi.

Şehitliğin Yenilenmesi

Hâlihazırda bir şehitliğimiz var, ancak bu şehitlik son derece bakımsız ve özensiz. Bu şehitliğe Esentepe’ye çıkış yolu üzerindeki düzlükten olmak üzere güzel bir giriş kapısı yapılmalı. Çanakkale Savaşına katılıp şehit olan 300 Geredeli şehit var. Bunların isimleri ve daha sonraki şehitlerimizin isimleri şehitlikte yerini almalı. Şehitlik şehitlerimize yakışır şekilde imar edilmeli.

Panayırın Rehabilitasyonu

Geleneksel panayırımız modernize edilerek canlandırılmalıdır.  Bunun için ise festival ve fuar formatlarıyla desteklenmelidir. Zemin toz, toprak ve pislik olduğundan mutlaka panayır için temiz ve sağlıklı bir vasat oluşturulmalıdır. Bu haliyle 21. Yüzyıla yakışır bir görünüm arz etmemektedir. Aynı zamanda bu halinden dolayı ve yılın her zamanında çeşitli alışveriş merkezlerinde hala ekonomik ve temiz alışveriş imkânları olduğundan giderek panayırımız canlılığını yitirmektedir.  Geriye sadece geleneksel, tarihi, nostaljik misyonu kalmaktadır.

Festival ve Fuar

Kaz festivali, Şakşak helvası festivali, Keş festivali gibi festivaller bu panayırda bir etkinlik olabilir. Deri fuarı, Deri ürünleri fuarı, Kemer fuarı gibi fuar etkinlikleri de düşünülebilir. Mayıs ayında “Deri ve Deri Ürünleri Fuarı”, Ağustos ayında “Yağlı Güreş Festivali”, Eylül ayı panayır zamanı “Şakşak Helvası, Kaz ve Keş Festivali” gibi.

Kalkınmada öncelikli yerler arasına girmesi

Geredemiz’de iklim şartları biraz ağır geçiyor. İstihdam alanları da çok yetersiz. Bunun yanı sıra sosyal faaliyetler yok denecek kadar az. Bu nedenle Gerede sürekli göç veriyor. Gelen memur ve öğretmenler ise istedikleri sosyal ve eğitim imkânlarını bulamayınca çareyi büyük şehirlere göç etmekte buluyor. Bunu engellemek için Gerede mutlaka kalkınmada öncelikli bölgeler arasına girmelidir.

Hayali olmayanın..

Tabiki hayal deyince hepsi bir anda gerçekleşecek diye bir şey yok. Yada hayaller gerçekleşmez diye de bir şey yok.

Adam akla hayale sığmaz bir şey..“Aya yolculuk” demiş, bu nice yıllar sonra gerçekleşmiş. “Deniz Altında 50 bin fersah” demiş, bu da olmuş. Örnekleri  çoğaltmak mümkün. Hayali olmayanın varacağı yer de yoktur.

Benim Gerede’ye ait hayallerim şimdilik böyle. Bazısı uçuk kaçık gelebilir. Ama hayal bu ne yaparsın..

Belki bunları gerçekleştirmek bir beş yıl için mümkün olmayabilir. Şartlar uygun olmaz ve düşünce bu yönde tezahür etmezse belki 50 yıl sonra dahi gerçekleştirilmesi mümkün olmayabilir. Ancak konjoktür ve fikir bu yönde tezahür ettiği takdirde bir 5 yılda bunların yapılmaması, gerçekleştirilememesi için hiçbir neden yok kanaatindeyim.

Milli Eğitimin Sorunlarına Bakış

Milli Eğitimin Sorunlarına Bakış

1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na baktığımızda Türk Milli Eğitimi’nin Temel Amaçlarını şöyle özetleyebiliriz.

1. İyi bir vatandaş yetiştirmek,

2. İyi bir insan yetiştirmek

3. İyi bir meslek sahibi insan yetiştirmek

Milli Eğitim sistemimizi değerlendirirken yani hem iyi yanlarını hem de aksaklıkları ortaya koymaya çalışırken bu üç temel amaç çerçevesinde değerlendirmeliyiz.

Bu gün Milli Eğitim sistemimiz hakikaten Türk Milli Eğitimi’nin Temel Amaçlarının birinci maddesinde ifade edilen iyi bir vatandaş yetiştirebiliyor mu?

 

Bu gün okullarımızdan mezun olan çocuklarımız millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerimizi benimseyip, koruyabiliyor ve geliştirebiliyor mu yoksa hızla bu değerlerimizden uzaklaşıyor muyuz.?

Yine bu gençlerimiz; ailesini, vatanını, milletini seven ve yüceltmeye çalışan; gençler olarak yetişiyor mu?

Yoksa aile kurumu her geçen gün yıpranıyor ve vatan ve millet sevgisinde yozlaşmalar yaşanıyor mu?

Bu gün Milli Eğitim sistemimiz hakikaten Türk Milli Eğitimi’nin Temel Amaçlarının ikinci maddesinde ifadesini bulan iyi bir insan yetiştirebiliyor mu?

Okullarımızda okuyan veya okullarımızdan mezun olan çocuklarımızın beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımından dengeli bireyler olarak yetişiyor mu?

Bu gün Milli Eğitim Bakanlığımızın da kabul ettiği Gardner’in çoklu zekâ kuramına göre, insanı sadece tek zekâ alanına göre değerlendirmek doğru değil. İnsanlar farklı zekâ alanlarına sahip.  Bazı insanlarda sayısal, sözel zekâ kuvvetli iken, bazı insanlarda da bedensel, müziksel yada görsel zekâ daha kuvvetli. Bu gün gerçekten bu zekâ kuramına göre okullarımız eğitim veriyor mu?

Güzel Sanatlar Liseleri, Sosyal Liseler, Spor Liseleri gibi bu zekâ alanına hitap eden okullarımız yurt genelinde yaygın mı?

Sağlam kişiliğe ve sağlam karaktere sahip insanlar yetiştirebiliyor muyuz?

Her gün medyada yerini buluyor. Ülkemiz beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu dengesini sağlayamamış; sağlam kişiliğe ve karaktere sahip olamamış insanlarla dolu. Evet olay hakikaten çok vahim.

Yine insan haklarına, birbirinin düşünce ve fikrine saygılı gençler yetiştirebiliyor muyuz?

Bu gün Milli Eğitim sistemimiz hakikaten Türk Milli Eğitimi’nin Temel Amaçlarının üçüncü maddesinde ifadesini bulan iyi bir meslek sahibi insan yetiştirebiliyor mu?

Çocuklarımızı kendini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi bireyler olarak yetiştirebiliyor muyuz? Yoksa işsizler ordumuz, niteliksiz iş gücümüz giderek büyüyor mu?

Çocuklarımız niçin kendini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olma yolunda uygun adımlar atamıyor?

Eğer bu anlamda mesleki eğitime ve meslek liselerine gereken önem verilirse iyi meslek sahibi bireyler yetiştirilebilir.

Ve yine bu gün meslek liselerinin kangrenleşmiş katsayı sorunu halledilirse  meslek liseleri öğrencilerimiz tarafından tercih edilebilir.

Sonuç olarak:

Bu gün ben Milli Eğitimdeki temel sorunun Türk Milli Eğitimi’nin Amaçlarında çok iyi bir şekilde özetle ifade edilmiş olan “İyi bir vatandaş”, “İyi bir insan” ve “İyi bir meslek sahibi birey” yetiştiremediği olduğu kanaatindeyim.

Sorunların çözümünde bu üç temel amaca odaklanmalı ve Türk Milli Eğitimi sorunlarını bu doğrultuda çözüm yolları aranmalı.

Bu amaçlar gerçekleştiği ölçüde Milli Eğitimimiz başarıyı yakalayacaktır.

Yerel Ürünler ve Markalaşma

Yerel Ürünler ve Markalaşma

Bu çağda markalaşmak çok önemli. Hele AB’ye girmek için çaba gösterdiğimiz şu günlerde…

Markalaşmak beraberinde kaliteyi de getirir. Üretime ciddiyet katar. Üründe ve üretimde belli bir standart oluşmasını sağlar.

Son zamanlarda ülke genelinde yerel ürünlere bir yönelme var. Neredeyse her belde ve bölgemize ait çeşitli yiyecek yerel ürünler mevcut. 

Bunlar farklı bölge ve beldeler için merak konusu oluyor ve insanların ilgisini çekiyor.

Bu ürünler aynı zamanda birçok insanımız için gelir kaynağı teşkil ediyor.

 

Civar beldelerin meşhur yerel ürünlerini Beypazarı Kurusu, Mudurnu Saray Helvası, Kastamonu Çekme Helvası, Safranbolu Lokumu gibi sayabiliriz. Çaycuma yoğurtta, peynirde markalaşmaya gitmiş ve büyük şehirlerde AVM’lerdeki marketlerde yerini almış. Gerede Tereyağı meşhur olmasına rağmen markalaşamadığından Mudurnu Tereyağı markalaşmış ve büyük marketlerde raftaki yerini almış.

Safranbolu Lokumu dünya çapında tanınan bir lokum oldu.  Bolu ise son yıllarda işin üzerinde ciddi şekilde durması ile Bolu Çikolatası markasını oluşturdu.

Geredemiz’in ise birçok ürünü var. Gerede Keşi, Gerede Köy Peyniri, Gerede Tereyağı, Gerede Somun Ekmeği, Gerede Şak Şak Helvası, Gerede Mantısı, Gerede Yoğurtlu Pidesi, bazlama, gözleme gibi ürünler bunlardan bazıları.

Bundan birkaç yıl önce bir markette ambalaja girmiş tereyağının üzerinde “meşhur Mudurnu Tereyağı” yazısını görünce şaşırmıştım. Halbuki Gerede tereyağı meşhurdur. Yine son zamanlarda bizim Gerede şak şak helvasına “Düzce’nin Meşhur Şak Şak Helvası” diye Düzce’nin sahip çıktığı söyleniyor.

Bu neden kaynaklanıyor? Bu bizim ürünlerimize sahip çıkmadığımızdan kaynaklanıyor. Bunun için mutlaka markalaşmaya ve tescile gidilmelidir.

Keşimizi, peynirimizi, tereyağımızı, somun ekmeğimizi, kimseye kaptırmadan ilgili kişi ve kurumlarca bir an önce gerekli patent ve markalaşma çalışmaları yapılmalıdır.

Bu hususta Beypazarı ve Mudurmu yerel ürünlerine çok iyi sahip çıkıyor ve tanıtımını da yapıyor. Buraların yerel ürünlerini marketlerde görmek mümkün.

Bu noktada konuyla ilgili girişimcilerin ve meslek kuruluşlarının duyarlı davranması gerekiyor. Bunun yolu da patent almak ve isim tescili yani markalaşmaktan geçiyor.

Hem böylece yerel ürünlerimizin hem de ilçemizin ülke ve dünya genelinde tanıtımına katkıda bulunmuş oluruz.

Markalaşmayı önemsediğimden birçok iş sahibini markalaşma konusunda teşvik etmiş ve markalaşmasına yardımcı olmuşumdur.

Ürünlerimize sahip çıkalım, markalaşalım. Hem ürünlerimizi gelecek kuşaklara aktaralım, hem de ilçemizi tanıtalım. Markalaşalım, markalaşalım, markalaşalım.

Kalın sağlıcakla.